• BIST 9550.6
  • Altın 2485.251
  • Dolar 32.5036
  • Euro 34.8014
  • İstanbul 20 °C
  • Ankara 23 °C
  • İzmir 23 °C
  • Antalya 23 °C
  • Muğla 19 °C
  • Çanakkale 21 °C

Talu ve Coşkun Ilısu'yu yazdılar

Talu ve Coşkun Ilısu'yu yazdılar
Hürriyet Gazetesi Yazarı Bekir Coşkun ve Sabah Gazetesi Yazarı Umur Talu, Dün temeli atılan Ilısu Barajı'nın tarihi yok ettiğini iddia ederek hükümeti ağır şekilde eleştirdiler.
Ilısu Barajı’nın temeli atılırken, Hasankeyf’te 12 bin yıllık antik kent de sular altında yok olmaya mahkum oldu. Konuyu köşelerine taşıyan Bekir Coşkun, "Yeryüzünde 3 milyon baraj var. Ama öyle bir antik kent yeryüzünde başka var mı?" diye sorarken, Umur Talu da, barajın, "Önünüzü, arkanızı aydınlatır gibi yaparken, o kadim varoluşunuzu, topraklarınızın gururunu, insanlığın evrensel mirası içinde size emanet olanı karartığını" vurguladı.Bekir Coşkun'un Hürriyet'te çıkan yazısı şöyle: Dün işlenen cinayet...
DÜN Ilısu Barajı’nın temelini attılar. Böylece dünyanın tartıştığı Hasankeyf’te 12 bin yıllık antik kentin sular altında yok olma süreci fiilen başlamış oldu. Yeryüzünde 3 milyon baraj var. Ama öyle bir antik kent yeryüzünde başka var mı? Yok... Üstelik dün Başbakan’ın attığı temel suç. Çünkü orası SİT alanıdır. İnşaat kaçak... Antik kentin ömrü 12 bin yıl. Yapılacak barajın ömrü ne kadar? 60 yıl... * Böylece bizimkiler, yeryüzünün eşi bulunmaz bir antik parçasını yok ederken, ahmaklıkta ise bir eşi bulunmazlığı yaratıyorlar. Bilirsiniz; İstanbul’un tarihi surlarını dahi betonarme yeniden yaptılar da turistler şaşkın şaşkın bakıp dururlar ve püskürtme çekomastikli çimento kullanmış Romalıları hatırlamaya çalışırlar. Müzelerdeki tabloları, hazineleri, heykelleri çalıp, yerine "yenisini" yaptırıp koydukları gibi. Bu yok edilen antik kenti de TOKİ yeniden yapabilir bence. Eğer TOKİ bir başka yere yenisini yeniden lojman biçiminde yaparsa, halkımızın gidip içine oturma olanağı da doğar. Böylece meraklı ziyaretçiler, 12 bin yıl öncesinin Rui rahiplerinin klozet kullandıklarını dahi ilk bizde göreceklerdir. * Yine yeryüzünde "tek" bizde olan bir başka şey: DSİ projeyi 52 yılda yaptı diyorlar. Demek ki antik kentin üzerine baraj yapmayı tam 52 yıl düşünerek akıl ettiler. Yeryüzünde 52 yıl üzerinde düşünülen bir buluş yok. Bizim mühendislerimiz 52 yıl düşünüp, çalışıp, çabalayıp, uğraşıp... Sonunda yeryüzünde eşi olmayan bir tarih parçasını yok etmeyi başardılar. * Ne yapacaksınız dostlar. Bu bir kültür meselesidir... Uygarlık meselesidir... Saygı meselesidir... Kendi yaptığı kanunu yok sayıp kaçak baraj temeli atan bir zihniyetten, 12 bin yıl önceki uygarlığın kalıntılarına saygı göstermesini bekleyemezsiniz.

Ve işte bu da, Umur Talu'nun Sabah'taki yazısı:

İyi, kötü ve çirkin!

"İyinin içindeki kötü " ile "kötünün içindeki iyi" bir türlü yakamızı bırakmaz.
Ehveni, bir seçim yapmaktır.
Ya onu, ya bunu.
Ya şu taraf, ya bu.
Mesela, "ekonomi bilimi" denen, benim de diplomasına sahip olduğum ama bilimden ziyade ideoloji ve çatışma, mücadele alanı olan sahada, hep bu tercihlerin yapıldığı söylenir.
Tabii, üstatların öğrettiği, "en rasyonel olan" ın tercih edileceğidir.
"En rasyonel olan", daha en başta "kimin için, ne adına, ne kadar süre?" gibi soruları bagajında taşısa da, o bagajı genellikle kilitli tutarlar.
Anahtar ya mühür kimdeyse ondadır ya da suya atılmıştır çoktan.
Ve malumunuz, suyu da inek içmiştir.
"İnek kim?" diye sormayın.

"Ilısu Barajı" üstüne övgüleri okuyup dinlerken, her zaman en çok bilmiş ve bilecek olanların değerlendirmelerini izlerken bu geldi aklıma.
Estağfurullah, inek değil.
Su geldi, dağ geldi.
Hasankeyf geldi.
Şöyle bir denklem kuruluyor mesela:
"Hasankeyf, keyiftir; baraj ise zaruret"
Tabii, tarih karın doyurmuyor.
Tarih, ampul yakmıyor.
Tarih, fabrikaları çalıştırmıyor.
Tarih çamaşır makinesine, ütüye, fırına, elektrikli mangala, bilgisayara, televizyona, 100 mumluk ampullere, terli gecelerin loş ışıklarına, sokaklara, alışveriş merkezlerine, hastanelere, okullara, statlara, yollara, trenlere, tünellere, tıkır tıkır imalathanelere, batan atölyelere filan elektrik veremiyor.
Haklılar.
Baraj, o iri kıyım yeni yetme, sularını her şeyin üstüne boca edip mağrur bir kral gibi kurulan çalışkan arı, bunları beceriyor.
Ama, bir şeyi daha beceriyor:
Sizi geleceğe bağlarken, watt watt, kablo kablo, ışık ışık; geçmişinizden kopartıyor.
Geçmişi kazıyor. Atıyor. Geçmişinizi beceriyor.
Geleceğinizi sizden de kopartıyor.
Önünüzü, arkanızı aydınlatır gibi yaparken, o kadim varoluşunuzu, topraklarınızın gururunu, insanlığın evrensel mirası içinde size emanet olanı karartıyor.
Bir makinesiniz ya; sizi bol enerjiyle besleyip işlemenizi, tık etmemenizi, emekle üretip afiyetle tüketmenizi sağlıyor; lakin, bir insan olarak, farkında değilseniz bile, kurutuyor.
Çünkü emanete hıyanet ediyorsunuz. Çünkü, o miras sadece size ait değil.


Çok kişinin buna itirazı vardır, eminim.
İster Hasan olsun, ister Hüseyin;
"Keyf" onlara keyfi gelir. Şımarıklıktır; ölüm kalım meselesi karşısındaki çocukluktur. Oyuncak uğruna ağlamaktır.
Baraj ise, inanın hiç aklıma gelmemişti, teröristlerin de saklandıkları mağaraları dahi suyla dolduracağı için, çok iyidir! Bir nevi kitle imha silahıdır. Ya, böyle. Basacaksın her yana suyu; yetmez bence, ateşi de, alevi de, lavı da, gazı da basmalı ki hiç bir mağarada, arazide, dağda, anıtta, köyde terörist bitmemeli, tarih bitmeli.
Misal, onlar da piramitleri yıkmalı, burada Bergama'yı dümdüz etmeli, Efes'i dozerlemeli, tüm sütunlar, dikilitaşlar un ufak kılınmalı.
Tarih teröristleştirilmeli ki içimiz rahat etsin.
Tarihin yeri kitaptır; hayat değil.
Hayat, barajdır, elektriktir, üretimdir, tüketimdir, kablodur, fiştir, prizdir. Tarih, lüzumsuz bir izdir, bunakça bir krizdir.
Baraj hayırlı olsun; yalnız, hop, bir dakika, az daha sağa çekin, az daha sağa. Kaleci topu hiç görmüyor.
Öyle bir körleşme işte!
DenizHaber.Com
Diğer Haberler
ÇOK OKUNANLAR
Tüm Hakları Saklıdır © 2004 Deniz Haber | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz.
Tel : 0544 880 87 87 | Haber Scripti: CM Bilişim