Uzun yıllardan beri Hollywood film şirketlerinin ve dünyanın ünlü yazarları bunu kendilerine konu ettiler. Çeşitli hikaye ve efsanelerle bu konuyu devamlı işlediler. Daha sonra bakışlarını ‘kayıp kıta mı?’ ya çevirdiler ama hiçbiri gerçeğe bir türlü yaklaşamadı.

Elde Atlantis le ilgili sadece tek bir kanıt var. Yirminci asrın başlarında bizim tarih ve bilime karşı olan ilgisizliğimiz nedeniyle yine yabancı arkeologların ve bilim adamlarının Türkiye’nin güneyinde  Marmaris Köyceğiz v e Alanya bölgelerinde yaptıkları sarstırmalar ve kazılar sırasında ünlü Yunan filozofu Platon’un yazıtlarını buldular ve burada ilk defa Atlantis ile ilgili Platon’nun verdiği bilgilere ulaştılar. Platon’un yazıtlarına göre M.Ö. 9500 yıllarında bilim ve medeniyette çok gelişmiş Atlantis isminde çok üstün bir ırkın Güney Ege Denizi’nde merkezi Thetra (Thira) Adası etrafında bulunduğunu belirtiyor. (ekteki resimde görüldüğü gibi) M.Ö. 9000 yılında Ege’de meydana gelen büyük deprem sonunda bütün bölge denize gömülmüş ve sadece Thetra Adası’nın  en yüksek kısımları su üstünde kalmış. Büyük bir panik yaşanırken, halkın da büyük bir kısmı hemen inşa ettikleri tekneler ile kuzeyden gelen yüksek denizlerin ve sert rüzgarları arkalarına alarak güneye doğru seyrederek bugünkü Mısır sahillerine ulaşmışlar ve burada M.Ö. 8500 yıllarında tamamıyla buraya yerleşerek yeni bir medeniyet kurmuşlar. O zamanki büyük firavunlar devri başlamış. Mısır medeniyeti M.Ö. 800 yılları öncesi incelenemeyip, araştırılamadığından elde somut bir delil bulunmuyor. Yüzyıllar sonra İkinci Ramses zamanında Yahudilerin vaat edilmiş topraklara gitmek için bölgeyi terk etmeleri ve çöl kabilelerinin de bölgeye akın etmesi ile eski Mısır medeniyeti tamamen çökmüş ve bugünkü duruma gelmiştir. Bütün bu bilgiler her ne kadar Plato’ya bağlanıyorsa da gerçek tam olarak bilinmiyor.