Yedi düvele karşı bir varoluş mücadelesinin sahnelendiği tarihtir 18 Mart. Birçok kahramanlık hikayesine sahne olan, adına destanlar yazılan, türkü olup dillere dolanan Çanakkale Deniz Zaferi’nin tarihidir...
Anadolu halkına verdiği azim, umut ve kararlılık ile Kurtuluş Savaşı’nın meşalesinin de ateşlendiği tarihtir… Topun vinci bozulduğu için arkadaşı Niğdeli Osman ve oğlu Ali ile birlikte kaldırdığı 190 ila 215 kiloluk mermiler ile Türk tarihinin kaderini sırtlayacak Seyit Onbaşı’nın ve nice isimsiz kahramanın anıldığı gündür. İngiliz ve Fransızların, zayıf olduğunu düşündükleri Türk savunmasını kolayca susturarak boğazı rahatlıkla geçip İstanbul’u ele geçirme planının tabiri caizse denize gömüldüğü gündür aynı zamanda. Edirne’den Kars’a, Sinop’tan Hatay’a yurdun her karış toprağı için savaşan; cephede, cephe gerisinde omuz omuza ve kardeşçe dil, mezhep, sınır fark etmeksizin tüm gücü ve inancıyla direnen bir milletin özverisinin en sembol günüdür, bugün!
Çanakkale geçilmez!
Tarihler 1915 yılının 18 Mart’ını gösteriyordu. İstanbul’a karadan değil de denizden daha kolay ulaşılacağını düşünen İngiliz ve Fransızlar rotalarını Çanakkale Boğazı’na çevirdiler. O dönemin en büyük deniz gücü, üç filo olarak Çanakkale Boğazı’na girdi. Türk kıyı gözetleme postalarının o güne kadar gördüğü en fazla gemi Boğaz’a yaklaşıyordu. 18 muharebe gemisi, refakat kruvazörleri ve mayın aramatarama gemilerinden oluşan yüzden fazla gemi sayıca yetersiz Türk donanmasına doğru ilerliyordu.
Donanmanın ilk grubunu oluşturan filoda, İngilizlerin Queen Elizabeth zırhlısı ile Inflexible, Lord Nelson ve Agamemnon savaş gemileri bulunuyordu. İkinci grupta ise İngiliz Kalyon Kaptanı komutasında Ocean, Irresistible, Wengeance Majestic gibi savaş gemileri yer almıştı. Üçüncü filo ise Prince, Bouvet, Suffren gibi Fransız savaş gemilerinden oluşuyordu. 18 Mart sabahı düşman savaş gemileri şiddetli bir ateşe başladılar. Rumeli Mecidiyesiyle merkez bataryaları şiddetli bir ateşe tutuldu ve gemiler Hamidiye istihkamlarına yüklendi. Bunu gören Dardanos tabyamızın bataryaları ateşi üzerlerine çekmeye çalıştı. Az sonra, tüm gemiler, Dardanos’a saldırdı.
Bu arada Mesudiye tabyası da ateşe başlamıştı. Mesudiye üzerine ateş açılınca Hamidiye onun yardımına koştu.Bu arada kıyı bataryalarımız düşman üstüne ateş yağdırmaya başladı. Bunalan düşman kaçmak isterken topçu atışlarıyla karşılaşıyordu. Amiral Robeck Fransız gemilerini geri çekerek İngiliz savaş gemilerini ileri sürdü. Tam bu sırada müthiş patlamalar oldu. Bouvet ve Suffren savaş gemileri mayına çarparak sarsıldılar, manevra kabiliyetini kaybettiler. Bir gece önce Nusret mayın gemisinin döşediği mayınlar görevlerini yapmıştı. Bouvet ve Suffren’e tarihi Hamidiye bataryamızın keskin nişancıları ateş açtılar. Türk tabyaları, boğazı geçmeye çalışan düşman gemilerine durmadan ateş ettiler. Inflexible, Irressitible gemileri de büyük hasar gördü. Daha sonra Queen Elisabeth ve Agamemnon yaralar alarak geri çekilmek zorunda kaldı. İngiliz ve Fransızlar, Çanakkale Boğazı’nın geçilemeyeceğini büyük kayıplar vererek bu şekilde öğrenmiş oldular.
DENİZ HABER AJANSI