Brüksel'de düzenlenen 2013 Avrupa Su Ürünleri Fuarı'na (ESE) 15 Türk firmasının katıldığını hatırlatan Ege Su Ürünleri ve Hayvansal Mamuller İhracatçı Birliği Başkanı Sinan Kızıltan, Türk çipura ve levreğinin dünya pazarında payının her geçen gün büyüdüğünü söyledi. Kızıltan, ESE'nin su ürünlerinin olimpiyatları sayılabilecek büyük bir fuar olduğunu belirtti.
Türk firmalarının stantlarına bakıldığında, özellikle İtalya ve Fransa'nın stantlarından açık ara önde olduğunun görülebileceğini ifade eden Kızıldan sözlerini şöyle sürdürdü:
"Gelen ziyaretçi sayısı ve yaptığımız anlaşmalara bakarsak, bu da çipura ve levrek ürünlerimizin her geçen gün dünyada daha çok pazar payına ulaştığını gösteriyor. Özellikle levrek filetonun dünyada bir çıkışı söz konusu. Bir de bizim yeni türlerimiz var, kaya levreği ve sinarit gibi. Bunlar da pazara yeni yeni girmeye başladı. Hem ürün çeşitliliği hem de ileri işlenmiş ürünlerimizin artmasıyla pazar payımızın artacağını ön görüyoruz."
Türkiye'nin, paketleme tesislerinde hızlı dondurma işlemi yapan makinelerin kurulmasıyla donuk pazarında da söz sahibi olmaya başladığını vurgulayan Sinan Kızıltan, "Donuk pazarı taze pazarın 3 katı. Eğer o pazarda da etkili çalışmalar yapabilirsek 2023 hedefleri olan 1,5 milyar doları rahatlıkla yakalayabileceğimizi öngörüyoruz" dedi.
Dünyada birçok balık çeşidinin üretildiğini ifade eden Kızıltan, Türkiye'nin ürettiği Akdeniz balığının, tuzluluk oranı ve etinin sıkılığı yönünden tercih edilmesiyle ön plana çıktığını kaydetti.
-5 bin porsiyon balık ikram edildi-
Su Ürünleri Tanıtım Grubu Yönetim Kurulu Başkanı Melih İşliel, fuar boyunca çok başarılı bir sunum yaptıklarını, 5 bin porsiyon levrek, çipura ve alabalığın yanı sıra Türkiye'de yetiştirilen kaya levreği, sinarit, trançayı pişirerek ikram ettiklerini söyledi.
Lüks otellerde çalışan, deneyimli iki aşçı tarafından pişirilen balıkların çok beğenildiğini ifade eden İşliel, Türkiye'nin mutfağını tanıtması için gelen turistlerin büyük bir fırsat olduğunu vurgulayarak şöyle devam etti:
"Türkiye, Türk gıdasını, mutfağıyla, turizmiyle, kültürel birikimiyle, imajıyla pazarlamalı. Bu yapıldığı takdirde önümüz açık. Türkiye son 10 yılda özellikle Ortadoğu'da yükselen yıldız. Türk dizilerinin bu kadar beğenilmesi Türk yaşam tarzının ihracı anlamına geliyor. Bu bir kültür işi. İnsanlar satın alırken, bir İtalyan, bir İspanyol ürününün kalitesini sorgulamıyor. Turizm vasıtasıyla gidip gördükleri, yaşadıkları bir anıyı tekrar yaşamak için almak istiyorlar. Bir imajı, bir imgeyi satın alıyorlar. Türkiye'nin de gitmesi gereken yol bu. Sadece balık değil bütün ürünler için bu geçerli."
