Kanada'yı keşfeden denizci: Cartier
Jacques Cartier, 1491 yılında Fransa’nın kuzeybatısında yer alan liman şehri Saint Malo’da dünyaya geldi. Fransa’nın önemli denizcilik merkezlerinden olan Dieppe’de eğitim aldı. Ancak eğitiminden sonra Cartier’in gençlik yıllarına ait bilgiler belirsiz. Bazı tarihçilere göre bir balıkçı filosu ile Newfoundland’e gittiği, bazılarına göre ise Fransızlar için çalışan İtalyan kaşif Giovanni de Verrazano’ya Yeni Dünya’yı keşfinde eşlik ettiği düşünülüyor.
İlk seyahat
1534 yılında Kral I. François, altın ve elmas gibi değerli madenlerin bulunduğu yeni adaları ve yerleşim yerlerini keşfetmesi amacıyla Cartier’i görevlendirdi. Bu seyahatin diğer bir amacı ise Pasifik Okyanusu’na giden Kuzeybatı pasajının bulunmasıydı. Cartier iki küçük gemi ve 61 mürettabatıyla Saint-Malo’dan yola çıktı. İyi hava koşulları sayesinde üç haftadan az bir süre içerisinde Atlantik’i geçerek Kuzey Amerika’ya ulaştı. Newfoundland’in bir kısmını keşfetti. Newfoundland’in batı kıyıları boyunca ilerleyerek bugün Cabot olarak bilinen boğaza vardı. Ancak bunun geçilebilir bir kanal olmadığını düşünerek rotasını batıya çevirdi.
Rotası üzerinde Newfoundland’den daha verimli olduğunu düşündüğü bazı adalar buldu. Bulduğunda bir ada olduğunu anlayamadığı Prince Edward Adasını keşfetti.
Ardından Gaspé’ye geçerek burayı Fransız sömürgesi altına aldı. Burada yerlilerle arkadaş olarak onlardan iç bölgelerde yer alan Saguenay Krallığı’nda altın olduğuna dair bilgi aldı. Buradan ayrılırken yerlilerin şefi olan Donnacona’nın iki oğlunu tutsak alıp Fransa’ya doğru yola çıktı. Fransa’ya dönüş yolunda şefin oğlullarından babalarının köyü olan Stadacona’nın (bugünkü Quebec) “kanata” olarak isimlendirildiğini öğrendi.
Cartier Kanata ismini haritalarına ve çizelgelerine yazdı. Böylelikle bugünkü adıyla Kanada ismi ilk defa kullanılmış oldu.
İkinci seyahat ve St. Lawrence Nehri’nin keşfi
Cartier’in verdiği raporlardan etkilenen ve merakı artan Kral,1535 yılının Mayıs ayında Cartier’i üç gemi ve 110 adamla birlikte yeniden keşfe gönderdi.
Bu seyahatinde Cartier’e bir önceki seyahatinde yanına aldığı iki yerli de, *Iroquoian köyü olan Stadacona ve Hochelaga’ı bulmak için eşlik etti. Stacadona’ya giden yol Cartier’i en büyük keşfi St. Lawrence Nehri’ne ulaştırdı.
7 Eylül’de Cartier Stadacona yakınındaki l’Îled’Orléans’a (bugünkü Quebec) vardı. Cartier’in şef Donnacona’ya getirdiği hediyeler oğullarının kaçırılmasını affettirmedi. Şef Donnacona batıya doğru seyahat etmemesi konusunda uyarsa da Cartier adamlarına orada bir kale kurmalarını tembihleyerek yerli rehberleri olmadan Hochelaga’ya doğru yola çıktı. Ekim ayında ulaştığı adadaki dağın eteğinde Iroquoian köyü olan Hochelaga’yı (bugünkü- Montreal) buldu. Yerliler burada Cartier’e ekili topraklarında yetiştirdikleri bitkileri gösterdi. Bu bitkiler tütündü. Kışı geçirmek için Stadacona’ya dönmeden önce Cartier Mount Réal adını verdiği dağa tırmandı.
Stadacon’da ağır kış şartlarında ekibinden 25 kişi İskorbüt hastalığına yakalanarak öldü. 1536’da Fransa’ya dönerken yerlilerin şefi Donnacona’yı da beraberinde götürmeye karar verdi. Böylece şefin şahsen Kral’a Saguenay Krallığı’nda bulunan altın ve hazineyi anlatabileceğini düşündü. Cartier, Şef Donnacona’yı iki oğlu ve üç yerli ile birlikte zorla alıkoyarak oradan ayrıldı. 14 aylık bir seyahatten sonra Saint-Malo’ya vardı.
Üçüncü ve son seyahat
Savaş, Kral I. François’nın 1541 yılına kadar Cartier’i başka bir keşife göndermesine engel oldu. Bu süre içerisinde bir çocuk hariç Cartier’in beraberinde getirdiği tüm yerliler Fransa’da öldü.
Kral I. François üçüncü seyahatinde Cartier tarafından keşfedilen topraklarda koloni kurulması için asilzade olan Jean-François de La Rocque de Roberval’ı ve onun seyir subayı olarak da Cartier’i görevlendirdi. Ancak evlerinden vazgeçerek sivilleşmemiş Yeni Dünya’ya gönüllü gitmek isteyen yeterli insan bulamadılar. Bunun üzerine Roberval hükümetten yardım istedi ve aradığı insan gücünü hapishanelerden buldu. Roberval cephane ve malzemeleri beklerken Cartier’e önceden yola çıkma izni verdi. Bu sefer amaç Saguenay Krallığı’ndaki hazineleri bulmak ve St. Lawrence Nehri’nde kalıcı bir yerleşim bölgesi oluşturmaktı. İlk başta Stadacona’ya demirleyen Cartier buradaki yerli halk ile dostluklarının eskisi gibi olmadığını anlayınca Cap-Rouge Nehri’nin ağzında yeni bir yerleşim yeri kurdu. Fransızların Kuzey Amerika’daki ilk yerleşimi olan bu yere Charlesbourg-Royal ismini verdi. Fakat 1541- 1542 yılları arasında Iroquoians halkı Charlesbourg-Royal kalesini işgal altında tutular. Yerli halk ile arasını düzeltmeyi başaramayan Cartier 1542’de Fransa’ya yanında altın ve elmas olduğunu düşündüğü taşlarla geri dönmek üzere yola çıktı. Yolda Newfoundland kıyılarında Roberval’a rastladı. Roberval’in Saguenay’a kadar kendisine eşlik etmesi yönündeki ısrarlarına rağmen oradaki şartları bildiğinden bunu kabul etmedi ve Fransa’ya geri dönme kararı aldı. Bu onun son seyahati oldu.
Fransa’ya geri döndüklerinde Cartier’in beraberinde getirdiği değerli taşların sadece kükürtlü birkaç maden ve kristal oldukları anlaşıldı. Cartier seyahatleriyle Kuzey Amerika coğrafyasının Fransızlar tarafından daha iyi anlaşılmasına katkı sağlamasına rağmen, altın bulunmamasından ve kalıcı bir yerleşim kurulamamasından ötürü çalışmaları başarısızlık olarak değerlendirildi.
Jacques Cartier 1551 yılında Limoilou’da bulunan malikanesinde öldü.