• BIST 10544.01
  • Altın 4338.968
  • Dolar 40.5739
  • Euro 46.9701
  • İstanbul 28 °C
  • Ankara 35 °C
  • İzmir 32 °C
  • Antalya 30 °C
  • Muğla 28 °C
  • Çanakkale 29 °C

Gökova yelkenlisiyle dünya turuna çıktı

Gökova yelkenlisiyle dünya turuna çıktı
İzmirli Şenol Acar, 17 ay sürecek dünya turuna Gökova isimli yelkenliyle başladı. Acar, okyanuslarda hissettiklerini, rüya gibi adalardaki güzellikleri ve gezeceği 34 ülkeyi yazacak.

Gökova yelkenlisiyle dünya turuna çıktı

İzmirli Şenol Acar, 17 ay sürecek dünya turuna Gökova isimli yelkenliyle başladı. Acar, okyanuslarda hissettiklerini, rüya gibi adalardaki güzellikleri ve gezeceği 34 ülkeyi yazacak.

Dünya turu öncesi herkes tekneye alışmaya, halatların yerlerini öğrenmeye çalışıyor. Motoru çalıştırdığımızda teknenin altından bir gürültü... Motorlar durdu. Saat gecenin dokuzu, mehtap yok, zifiri karanlık. Sık tramolalarla koyun sonuna kadar giderek yelkenleri indiriyor ve çapamızı salıyoruz. Sualtı fenerimi alıp gözlüğümü taktığım gibi teknenin altına iniyorum. Bir de ne göreyim suya düşen camadan ipi, pervaneye dolanmış. Hemen ipi kesip pervaneyi temizliyorum. Orada dinleniyoruz, sabah erkenden pervaneyi tekrar kontrol ediyor, bu bahaneyle yoga ile sabah sporumuzu yapıyor ve yola koyulup Türkiye sularında ayrılıyoruz.

GÜNEŞ DOĞARKEN SYMİ

Symi, en sevdiğim Yunan adası, tabi renklerle boyanmış Yunan evleri güneşin doğuşunda bir başka güzellik alıyor. Çapamızı atıp bağlanıyoruz, hemen yürüyerek şehri geziyoruz. Marinaya tanıdık bir tekne geliyor. Doğan Güzeliş'in Orchestra'sı. Yanlarında iki aile var. Akşam yemeği için randevulaşıyoruz. Mekan belli, Manos'un meşhur balıkçı lokantası. Manos neşe saçıyor etrafa ve yine meze ile dolduruyor masamızı. Symi şirimp, kalamar tava, ızgara ahtapot, sarımsaklı jumbo karides, ızgara balık, Yunan salatası ve ouzo eşliğinde yavaş yavaş hak ettikleri yere doğru yol alıyorlar. Hemen yanımızda Doğan'ların masasında da manzara aynı. Yemeği dondurmalı revani ile noktalıyoruz.

Symi'nin katır öldüren merdivenleri yeni dostlarımızı yorsa da bize iyi ayak uyduruyorlar. En tepeye çıktığımızda doyumsuz manzaraya bakıyor ve kilisenin bahçesinde fotoğraflar çekiliyor. Etrafıma baktığımda yürünecek mesafede 9 kilise sayıyorum. Nedenini soruyorlar, deniz fırtınasından kurtulan balıkçı evine sağ döndüğünde kilise yapmalı imiş diyorum. Bu hiçbir şey değil Santorini de 369 kilise var. Oraları oldukça fırtınalı olmalı... Dostlar ile akşamdan vedalaştık, zira sabah 06.00'da demir almak istiyoruz. Girit'in Chania limanının sancağında eski kale iskelesinde Türkler tarafından yapılmış deniz feneri var. İkisinin arasından girerek iskeleye dönüyoruz ve tam liman başkanlığının önünden tonoz alıyoruz. Şehir merkezi old town, internet kafe hepsi 10 dakikalık yürüyüş mesafesinde. Tekneyi bağlar bağlamaz yeşil salata ve balık çorbası ile ilk etabımıza varışımızı kutluyoruz. Girit'te hava biraz serinliyor, barometre 1012'den 1007'ye düşüyor. Beklediğimiz rüzgar geliyor, tekneleri limanda birbirlerine yaslıyor. Yağmur bazen çiseliyor bazen duruyor, durduğunda yürüyüş yapıp ayva ve üzüm alıyoruz. Girit, Yunanistan'ın meyve lokomotifi, her yer portakal mandalina ağaçları ile dolu. Giritliler 'Biz Giritliyiz, Yunan değiliz' diyorlar ve birçoğu bağımsızlık istiyor. Türkleri sevmeyen yaşlılar mevcut ne de olsa Osmanlı ile 25 savaş vermiş bir ada.

SAMARİA GORGE

Giritlilere göre Samaria da yürümeyen Girit'i görmüş sayılmaz. Çatlayan dağın oluşturduğu kanyon, dağlık bir bölgede başlıyor ve denize ulaşarak son buluyor. 18 km'lik bu yürüyüş yolu güzelliğinin yanı sıra Avrupa'nın en uzun yürüyüş yolu özelliğini taşıyor. Buraya yürüyüşler, organize turlar halinde düzenleniyor. Chania'dan sabah 06.00'da kalkan otobüsümüz 07.00'de muhteşem manzaraları geçerek bizi Omalos vadisine getirdi. Yol, küçük yerleşim merkezleri hayvancılık yapan köylüler ve meyve bahçeleri ile dolu. Sağımızda ve solumuzdaki 2 bin 500 metre yüksek tepeleri seyrederek kahvaltımızı yaptık. Lokantadan çıkıp sadece birer kişinin geçebileceği adı XYLOSKALO olan dar yoldan aşağıya konyona doğru inmeye başladık. İnişe tahta merdivenler koymuşlar. 600 basamaktan sonra kanyonun başlangıcına ulaştık. Kanyona indiğimizde hem sağımızda hem solumuzda beyaz dağların gölgesinde kendimi koruma altına alınmışım gibi hissettim. Dere yataklarının yanlarından giden patika yollarını takip ederken, savaşlarda direnişçilerin saklandığı mağaralara rastladık. Şimdi bu mağaraları direnişçilerin yerine Girit in meşhur "Kiri-Kiri" adındaki dağ keçileri kuşatmış. Tekrar otobüslere binip bir saatlik bir yolculuktan sonra teknemize geldiğimizde herkesin yüzünden, Avrupa'nın en muhteşem yürüyüş yolunda geçip giden ama bittiğinde ömrümüze ömür katan bir günün yorgunluğu ve mutluluğu okunuyordu.

www.DenizHaber.Com.tr

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Bu habere henüz yorum eklenmemiştir.
Diğer Haberler
ÇOK OKUNANLAR
Tüm Hakları Saklıdır © 2004 Deniz Haber | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz.
Tel : 0544 880 87 87 | Haber Scripti: CM Bilişim