• BIST 9693.46
  • Altın 2496.161
  • Dolar 32.4971
  • Euro 34.5977
  • İstanbul 12 °C
  • Ankara 11 °C
  • İzmir 14 °C
  • Antalya 17 °C
  • Muğla 10 °C
  • Çanakkale 12 °C

Okyanusun dibinde deniz yıldızı benzeri canlıların gizemli dünyası keşfedildi

Okyanusun dibinde deniz yıldızı benzeri canlıların gizemli dünyası keşfedildi
Madencilik çalışmaları yalnızca karada değil, derin denilerde de devam ediyor. Dahası, derin denizlerde devam eden madencilik çalışmaları, en az karadakiler kadar canlı ekosistemine zarar veriyor.

Belçikalı bir şirket, bu yılın başlarında hazine arayışı içinde bir gemiyle su altına dev bir Roomba bırakmayı planlıyordu. 27 tonluk makine, kilometrelerce derinlikteki okyanus tabanında mangan nodülleri ve diğer değerli metallerin yer aldığı Clipperton Kırılma Bölgesi'ne (CCZ) yerleştirildi. Makine, madencilik operasyonlarının yapılacağı test çalışmaları için gönderildi ve çalışmaları sırasında nodülleri de görüntüleyecekti.

Şirketin şansı yaver gitmedi ve teknik bir sorun, deneyi fena halde başarısızlığa sürükledi. Ardından Alman Deniz Biyoçeşitliliği Araştırma Merkezi'nden Magdalini Christodoulou liderliğindeki bir bilim insanı ekibinin çalışması, CCZ'nin tabanının derin denizlerin karanlığında gelişen ve daha yeni ortaya çıkan gizli ve tuhaf yaratıkların dünyasına ev sahipliği yaptığını gösterdi. Bunun altında elbette acı bir gerçek de yatıyor. Madencilik şirketlerinin bölgede zeminini taramasına izin verilirse, keşfedilen eşsiz ekosistem tehdit altında kalabilir.

Christodoulou ve meslektaşları, ekosistem hakkında daha fazlasını öğrenmek için CCZ'ye 6 keşif gezisi yaptılar ve iki kez de Peru yakınlarındaki diğer madencilik alanına girdiler. Ekip her seferinde yüzeyden kontrol edilen su altı araçlarını kullandı ve okyanus tabanını araç kameralarından gözlemledi. Gördükleri şeyler büyük ölçüde hassas yıldızlardı.

Denizyıldızına benzeyen ancak daha az bilinen hassas ve kırılgan yıldızlar, su altı dünyasında aslında daha çeşitli ve daha bol miktarda bulunuyor. Temel formları itibarıyla ince denizyıldızları olarak tanımlanıyorlar ve merkezi bir gövdenin etrafında beş ince koldan oluşuyorlar. Bu canlıların kolları yeşil veya mavi renkte oluyor ve avcıların dikkatini dağıtmak için parlarken bile kendi kendilerine ampütasyon yapabiliyorlar. Kırılgan yıldızlar, uyarlanabilir robotların tasarımına ilham veren bir yetenekle eksik uzuvun dengelenmesi için hareketlerini anında ayarlayabiliyorlar.

Şaşırtıcı derecede hareketli olabilir, etrafta dolaşabilir, kazabilir ve hatta savaşabilirler. Kollarının altındaki hidrolik tüpler üzerinde hareket ediyorlar ve aynı zamanda aynı bölgeden tat alıyorlar. Bu canlıların beş adet üçgen biçimli diş benzeri yapılardan oluşan ve aynı zamanda bir anüs görevi gören ağızları da var. Kırılgan yıldızlar genellikle yiyecekleri sudan toplayarak veya süzerek besleniyorlar ancak daha büyük olanlar karides ve kalamar avlayabiliyorlar. Ayrıca balıkları kollarıyla sarıp hapsederek ziyafet çekebiliyorlar.

Avcılarına karşı kendilerini zırhlarıyla savunuyorlar. Öldüklerinde ve kuruduklarında parçalara ayrılsalar da, yaşayan kırılgan deniz yıldızlarının kolları sağlam kalsit plakalarla kaplı. Bazıları dikenliyken, kimileri de kıllı bir yapıya sahip. Bu yapıların alt kısmının ışık sensörleri gibi çalıştığı ve tüm vücudu bileşik göze dönüştüren lens görevi gördüğü öne sürülüyor. Bilim insanları bunları lensleri geliştirmek için kullanmaya çalıştılar. Ancak son zamanlarda yapılan çalışmalar bu fikri doğrulamadı ve sensörlerin yapıların altında değil, aralarında olduğu keşfedildi. Pigmentler zirveye çıktığında gün içerisinde kararıyorlar ve adeta küçük bir küçük güneş gözlüğü gibi davranıyorlar.

Kırılgan yıldızların çoğu CCZ'nin manganez nodüllerinin arasında veya üzerinde bulundu. Çünkü İsveç Doğa Tarihi Müzesi'nde kırılgan yıldız uzmanı olan Sabine Stöhr'e göre manganez bu tür bir hayvanın yaşayabileceği tek sert substrat olabilir. Okyanuslar bu tarz türlü zenginliklerle dolu ve deneysel madencilik simülasyonlarına maruz kalan, nodül bakımından zengin kısımlar tehlike altında. Ancak araştırmalara göre; CCZ'nin kırk yıldır süregelen deneysel madencilik simülasyonlarına maruz kalan nodül bakımından bölgeler ne yazık ki iyileşemiyor.

DENİZ HABER AJANSI

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Bu habere henüz yorum eklenmemiştir.
Diğer Haberler
ÇOK OKUNANLAR
Tüm Hakları Saklıdır © 2004 Deniz Haber | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz.
Tel : 0544 880 87 87 | Haber Scripti: CM Bilişim