Bakıyoruz da millet iki kuruşunu hala değişen ehliyetlere formaliteye harcıyor, denizcilerin yıpranma payını anan yok varsa yoksa zenginlerin yatlarını nereye bağlayacakları sorun olmuş. Yazık memleketimin insanına. Onu da devlet sübvanse etsin, kahvelerinizi yatlarınızda yudumlayın aman size zarar gelmesin yazık.

tekne kontrolleri tam yapılamadığı için bilinçsiz teke kullanıcıları, koyları denizleri pisletip gidiyorlar, oraları bilenler bilir, demir atacak denizde yüzecek o kadar fazla koy yok, toplasan 15-20 tane, onlara da uzun metrajlı yatlar demiri atıp kıyıya paralel yatıyorlar, bunları kontrol eden yok, oraları gezmeye gidenler bir güzel süper yatları görüp geliyorlar ne kıyılarından ne denizlerden yararlanma imkanı bulamıyorlar. sorun çok ciddi seviyede, sayın kalkavan'ın söylediği bu sorunların sadece 20'de bir tanesi, yaz ayları başlangıcında buraya filolar halinde irili ufaklı tekneler hucüm ediyorlar çoğusunun yat kaptanı ehliyeti hatta miço ehliyeti bile yok eş dost akraba ile beraber günü birlikçi tatilciler, çoluk çocuk hurra babam geliyorlar, deniz emniyeti sıfır, sintine basma denize plastik çöp, yemek yağları, karpuz kabuğu pet şişe, kullanılmış çocuk bezi, kadın pedi atmak maksimum, denetleme olsa bile çok yetersiz, sahil güvenlik botları hangi birine yetişecek, ?. Bunlar sorunlar, peki çözüm ne derseniz, acilen çeşme'nin güneyinden fethiye'nin çıkışına kadar olan bölümde öncelikle deniz zabıta birimleri oluşturulmalı, fazla büyük değil küçük botlarla çok sıkı denetimler yapılmalıdır. bir bot içerisinde , liman başkanlığı , belediye çevre ekibi, çevre ve orman bakanlığı personeli, kaptan ve makinacı olacak, ve bunlar 24 saat esasına göre günde 2 vardiya görev alacaklar, kanun ve tüzükler yeterli, İstanbul'da, Kocaeli'de Belediye ekiplerine bağlı böyle çevre botları var ancak onlar büyük gemileri daha çok denetlliyorlar, sadece bu işlemi turistik yerlerde yat ve guletlere uygulayarak, dünyada eşi benzeri olmayan bu altın koylarımızı bir nebze korumak mümkün alabilecektir.