Eylül ayının başına kadar sürecek balık yasağı, balıkçıları kara kara düşündürürken; dalyan (tuzak) balıkçılığı yine eleştirilerin hedefi oldu.
Mart ayının sonundan başlayarak temmuz ortasına kadar denizlerde kalan dalyanlar, göç yolları üzerinde kurulduğu için balıkların yumurtlamasına izin vermedikleri yönünde eleştiriliyor. Sarıyer'e bağlı Garipçe köyünde balıkçılık yapan Ziya Serter, yasak mevsimde balık tuttukları için dalyanlara bütün balıkçıların karşı olduğunu söylüyor.
Serter, "15 gün sonra yumurta dökecek toriği, palamutu ve lüferi tutuyorlar. Dalyanlar daha yumurtlayamayan balığı tutunca balık da azalıyor." diye serzenişte bulunuyor.
Dalyan sahipleri ve su ürünleri uzmanları, bu iddianın doğru olmadığını savunuyor. İstanbul'un üç dalyanından biri olan Fil Burnu Dalyanı'nın sahibi Mustafa Kılınç, Türkiye'de çok az dalyanın bulunduğuna dikkat çekerek, "Dalyan sahipleri balığın peşinden koşmuyor." diyor. Dalyana balığın girmesi için havanın güzel, balığın da kıyıdan gitmesi gerektiğini vurgulayan Kılınç, "1920 senesinde İstanbul'da 54 tane ağ dalyanı vardı. Şimdi üç tane kaldı. Balık tutan tekne ve gırgırların sayısı, yalnızca İstanbul'da 2 bini buluyor. Balığı onlar mı, biz mi azaltıyoruz?" diye soruyor.
İstanbul Üniversitesi Su Ürünleri Fakültesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Saadet Karakulak da "Bir gırgır ağında günde 1 ton ile 100 ton arasında balık tutabilirsiniz. Ancak bir dalyanın üç buçuk aylık avlanma mevsiminde tutacağı toplam balık miktarı 3 tonu geçmez." bilgisini veriyor.



































