Yayımlanan "455 günde plastik dünya turu" başlıklı rapor, Avustralya'nın batı kıyısından başlayıp Güney Amerika çevresinden dolaşarak 177 günlük sürenin ardından Avustralya'nın doğu kıyısında sona eren 46.100 kilometrelik yolculukta toplanan 177 deniz suyu örneğinin analizine dayanıyor.
Raporun baş araştırmacısı olan John Curtin Ordinaryüs Profesörü Kliti Grice, kapsamlı örneklerin, benzersiz okyanus ortamlarında mikroplastiklerin varlığına dair ilk doğru ölçümünü sağladığını söyledi.
Grice, "Çalışmanın amacı, dünya okyanuslarının daha önce mikroplastikler açısından örneklenmemiş bölgelerini hedeflemek ve mikroplastik dağılımının eksiksiz bir küresel görüntüsünü üretmekti" dedi.
Örnekler arasında, araç lastiklerinden, pelet döküntülerinden, kumaşlarından, inşaat malzemesi kalıntılarından, kozmetiklerden ve ambalaj malzemelerinden gelen mikroplastikler bulunuyordu ve bunlardan okyanusun neredeyse her alanında bulundu.
Grice, "(Seyahati yürüten) Jon tarafından kullanılan deniz suyu filtrelerinin büyük çoğunluğunun mikroplastik içerdiğini tespit ettik. Bununla birlikte, okyanusun bazı bölgelerinde, özellikle Pasifik'te, herhangi bir büyük adanın yakınında olmayan bölgelerde, mikroplastik olmayan birbirini takip eden birkaç örnekleme alanı vardı" dedi.
Mikroplastikler, plastik atıkların boşaltılması ve bunların zamanla giderek daha küçük parçalara ayrılmasının sonucudur. Avustralya'nın İngiliz Milletler Topluluğu Bilimsel ve Endüstriyel Araştırma Kurumu'nun (CSIRO) Okyanuslar ve Atmosfer birimi tarafından 2020 yılında yapılan bir araştırma, dünya okyanuslarında çoğunluğu okyanus tabanında kalan 22,8 milyon ton mikroplastik olduğunu tahmin ediyor. Mikroplastikler deniz yaşamının çeşitli yönlerini etkiliyor. Yutulduğunda balıklar için zehirli olan mikroplastikler, gıda ve sulara yüksek yoğunluklarda karışıyor.
Araştırmacılar, bulguların daha önce hiç test edilmemiş yerlerde mikroplastiklerin varlığını göstererek farkındalığı artıracağını umuyorlar. Saha çalışmasının kendisi, vatandaş bilim insanları tarafından yapılan yolculuklara dayanıyordu ve bazı yat sahipleri, okyanusun daha az çalışılmış diğer bölgelerinde gelecekteki keşiflere katılmakla ilgilenebileceklerini bildirdi.
DENİZ HABER AJANSI
