• BIST 9716.77
  • Altın 2427.694
  • Dolar 32.5699
  • Euro 35.0032
  • İstanbul 17 °C
  • Ankara 20 °C
  • İzmir 17 °C
  • Antalya 20 °C
  • Muğla 13 °C
  • Çanakkale 16 °C

Uyanık: Karadeniz ölüm döşeğinde

Uyanık: Karadeniz ölüm döşeğinde
OMÜ Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ahmet Uyanık, "Karadeniz henüz ölmemiştir, fakat ölüm döşeğindedir. Üzerimize düşen görevi yapmaz, tedbirler almazsak maalesef ölecektir" dedi.

Ondokuz Mayıs Üniversitesi(OMÜ) Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ahmet Uyanık, "Karadeniz henüz ölmemiştir, fakat ölüm döşeğindedir. Üzerimize düşen görevi yapmaz, tedbirler almazsak maalesef ölecektir" dedi.

SAGEM'in haftalık buluşmasının konuğu olan Prof. Dr. Ahmet Uyanık, sohbet havasında bir sunum yaptı. Sunumunda Karadeniz'in kirliliğine dikkat çeken Prof. Dr. Uyanık, tehlikenin yakın olduğunu ve Karadeniz için tehlike çanlarının çalmaya başladığını belirterek, "Bugün 7 milyara yakın olan dünya nüfusu öngörülere göre 2025 yılında yaklaşık 8 milyar olacaktır. Hızlı nüfus artışı ve endüstrileşme, talep ve çeşit artışını körüklemiş, refah beklentilerini değiştirmiş, bizlere daha fazla üretip, daha fazla tüketmeyi hak eden bir yaşam tarzını benimsetmiştir.

Bugün 7 milyara yakın olan dünya nüfusu öngörülere göre 2025 yılında yaklaşık 8 milyar olacaktır. Hızlı nüfus artışı ve endüstrileşme, talep ve çeşit artışını körüklemiş, refah beklentilerini değiştirmiş, bizlere daha fazla üretip, daha fazla tüketmeyi hak eden bir yaşam tarzını benimsetmiştir. Ülkelerin hızlı kalkınma çabaları doğal kaynakların tüketimini hızlandırmış, doğadaki tahribatı, toprak, su ve hava kirliliğini, hastalıkları ve türlerini artmıştır. Kontrolsüz endüstriyel tesisler, plansız kentleşme, evsel ve tarımsal atıklar, savaşlar ve nükleer denemeler çevre kirliliğine neden olmaktadır. Canlıların içinde bulunduğu ve tüm yaşamsal faaliyetlerini sürdürdüğü ortam ya da koşulların tümüne çevre denir. Çevredeki bütün canlıların kısa ve uzun vadede sağlığını etkileyen ve cansız maddelere yapısal zararlar veren veya niteliklerini bozan yabancı maddelerin tümüne çevresel kirletici denir. Bizim yaşadığımız, ekonomik faaliyet gösterdiğimiz ve en önemlisi gelecek nesillere miras olarak bırakacağımız çevre, Karadeniz Bölgesi'dir" diye konuştu.

"Karadeniz Bölgesi'ndeki her türlü olumlu faaliyet bizi nasıl ilgilendiriyorsa, geleceğimizi tehdit eden olumsuz faaliyetlerden de haberdar olmalı, bu olumsuzlukları engellemek veya düzeltmek için de kişisel ve toplumsal çaba göstermeliyiz" diyen Prof. Dr. Ahmet Uyanık şöyle devam etti: "Bölgenin can damarı, ekonomisinin temeli, ikliminin nedeni olan Karadeniz, dünya okyanuslarıyla bağlantısı en zayıf olan denizdir. Suları İstanbul Boğazı, Marmara Denizi ve Çanakkale Boğazı vasıtasıyla Ege ve Akdeniz'e, oradan da Cebelitarık Boğazı vasıtasıyla ancak okyanusa ulaşabilmektedir. Karadeniz'de artık gözle de açıkça görülebilen ciddi bir çevre kirliliği veya diğer bir deyişle kimyasal kirlilik mevcuttur. Önlemler alınmazsa bu kirliliğin boyutları ve neden olduğu zararlar da katlanarak artacaktır. Karadeniz'e kıyısı olan ülkelerin alacağı yasal ve köklü tedbirler neticesinde endüstriyel kirliliklerin önlenmesi mümkün olabilecektir. Karadeniz'de oluşan kirlilik sadece kıyı bölgelerinde bulunan sanayi tesislerinin veya kıyıda yaşayan bölge insanlarının suçu değildir. Karadeniz'e dökülen nehirleri, denize döküldüğü yere kadar kullanan tüm sanayi tesislerinin ve insanların sorunudur. Önlemler tabii ki alınmalıdır, fakat bilinçli bir halkın katılmadığı hiçbir teşebbüs başarılı olamamıştır. Bu nedenle, özellikle insan kaynaklı kirliliklerin önlenmesi için, sivil toplum kuruluşlarına büyük görev düşmekte, halkın bilgilendirilmesi, özellikle gençlerin bu kampanyalara aktif katılımının sağlanması gerekmektedir. Sonuç olarak, Karadeniz tüm bölge ülkeleri için eşsiz bir doğal hazinedir. Karadeniz hepimizin dünyaya açılan yolu, ekmek kapısı, gıda deposudur. Bu hazine bize gelecek nesillerin emanetidir. Karadeniz henüz ölmemiştir, fakat ölüm döşeğindedir. Üzerimize düşen görevi yapmaz, tedbirler almazsak maalesef ölecektir. İzin vermeyin" şeklinde konuştu.

www.DenizHaber.Com.tr

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Yorumlar
CİNAKOP
07 Şubat 2013 Perşembe 01:59
OTURSUNLAR SICAK SICAK
GÖZLERİNE BATSIN...İTHAL EDİLEN ZEHİRLİ GÜBRELERİ..HAYVANCILIĞI YOK ETTILER,,TEZEKLER YOK ETTİLER,,,NEREDE SU KENARI ORAYA FABRİKA...ORAYA SANAYİ SİTESİ KURDUTSUNLAR...YETMEDİ ŞEHRİN ATIKLARINI BOCA ETSİNLER DÇAYLARA DERELERE NEHİRLERE...YETMEDİ BÜYÜK ŞEHİRLERE SU DIYE ARTEZYEN KUYULARI ACARAK,ANADOLUDA TABANINDA SU BIRAKMADILAR,,,KURUTTULAR NEHIRLERI TOPRAKLARI...HES HES DİYE DİYEE NEHİRLERİ ÇAĞLAYANLARI KURUTTULARR...BELEDİYE BAŞKANLARI MI NE YAPTII,,ÜNÜVERSİTELER NE YAPTI,,ÇEVRE SAĞLIK NE YAPTII....HERKES OTURDU ÖNÜNE GELENİ İMZALADI GÖNDERDİ...AFERİNNN,,,,,,HERKES MAASLARINI,YOL HARCIRAHLARINI,MESAİ ÜCRETLERİNİ TIKIR MIKIR ALMAYA DEVAM EDİYORLAR....BİZİM OKSİJENİMİZİ,YAŞAM ALANLARIMIZI,YAVRULARIMIZ YOK ETTİNİZ,,HALA FARKINDA DEĞİLMİSİNİZ,KENDİ KEDNDİNİZİ YOK EDİYORSUNUZ..AHHH İNSAN AKLI AHHHHHH...
78.163.112.179
avni akpınar
05 Şubat 2013 Salı 22:30
KİRLİLİK
Aşkolsun sayın kaptanım, ne demek prof.lar,çevreciler,belediyeciler,ve tüm vatanseverler her şeyi yapıyorlar; hele yılların bakanı seçilen ulş.bk.nımız hızlandırılmış tren mucidi; ha sahi ne oldu ölen 33 kişi, ve yaralanan onlarca kişi? Herhangi bir gemiden bir kağıt veya bez parçası düşsün nasıl arslan kesiliyorlar, kriz mriz dinlemeden armatörü nasıl inim inim inletip denizleri kirlilikten nasıl kurtardıklarını bilseniz, nehirlerin kirlettikleri bi şey mi!!!!!!!!!!!!
78.176.70.174
Müh.Kaptan Refik Akdoğan
03 Şubat 2013 Pazar 12:05
Karadeniz
Yıllardan beri yazıyoruz. Karadenize dökülen başta Tuna nehri olmak üzere Don, Dinyeper ve Dinyester nehirlerine ilaveten bizim Sakarya,Kızılırmak ve Yeşilırmak nehirlerimizin Karadenize akıttığı kimyasalların yanında kanalizasyonların, derelerin, çayların, ırmakların döktüğü kimyasallar, zehirler Karadenizin anasını bellemiştir. Ordu ve Trabzon'da çocukken pırıl pırıl denizde çimerken; sonra gemilerde çalışırken Karadeniz'in nasıl öldüğüne tanık bir denizci olarak diyebilirim ki Orta Batı Avrupadan doğarak birçok üst düzey uygar insanların yaşadığı devletlerin topraklarından geçerken Tuna'ya zehir üstüne zehir yüklendiği halde, bu çok uygar devletler uygarlık babında mangalda kül bırakmazken Tuna nehrine nasıl zehir üsütüne zehir boşalttıklarını anlamak mümkün değildir. Ayrıca sayın hocamın ders verdiği Sanmsun Ondokuz Mayıs Üniversitesinin sağından ve solunda akan Kızılırmak be Yeşilırmak nehirlerinin ve gene Eskişehir Üniversitesinin içinden kapkara akan Porsuk çayının aktığı Sakarya nehrinin Karadenize boşalttığı kimyasalların ve zehirlerin ölçümleri yapıldı mı? Bırakalım biz Tuna nehrini ve diğer nehirleri. Biz Yeşilırmak, Kızıl Irmak, Sakarya ve diğer derelerin, çayların karadenize akarken onları tanmizleyerek diğerlerine örnek olduk mu? Ancak feryad edip duruyoruz. Profesörler seyrediyorlar, hiçbir şey yapmıyorlar. En azından ellerinde bulunan aletlerle ölçümler yaparak nehirlerimizin, derelerimizin , kanalizasyonların Karadenizi nasıl kirlettiklerini kamuya duyuralım durmadan, usanmadan, bıkmadan. Haydi sevgili profesörler yapmışsanız ölçümler lütfen duyalım, bizimle paylaşın. Allah yardımcımız olsun. www.refikakdogan.com
24.133.106.74
Diğer Haberler
ÇOK OKUNANLAR
Tüm Hakları Saklıdır © 2004 Deniz Haber | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz.
Tel : 0544 880 87 87 | Haber Scripti: CM Bilişim