• BIST 8754.02
  • Altın 3027.519
  • Dolar 34.1864
  • Euro 36.9902
  • İstanbul 14 °C
  • Ankara 8 °C
  • İzmir 17 °C
  • Antalya 19 °C
  • Muğla 15 °C
  • Çanakkale 17 °C

Türk Denizcilik Endüstrisi tartışıldı

Türk Denizcilik Endüstrisi tartışıldı
AB Bakanlığı'nın himayelerinde, Gemi Mühendisleri Odası’nın düzenlediği “AB Yolunda Türk Denizcilik Sektörü” adlı sempozyuma, denizcilik sektörünün önde gelen isimleri katıldı.

AB Yolunda, Türk Denizcilik Endüstrisi Sempozyumu

Gemi Mühendisleri dası'nın düzenlediği ve denizcilik alanında, oldukça geniş katılımın yaşandığı “AB Yolunda Türk Denizcilik Sektörü” adlı bir sempozyum düzenlendi. 23 Şubat Cumartesi günü Pendik Green Park Otel’de düzenlenen etkinlikte tüm gün denizciliğin sorunları, dünyadaki ve Türkiye’deki durumu, yapılması gerekenler, avantajlar, dezavantajlar, tedbirler, gelecek beklentileri tartışıldı. Etkinliğe Avrupa’da denizcilik sektörünün önemli temsilcileri de katıldı.

Gemi Mühendisleri Odası’nın öncülüğünde düzenlenen konferans, Avrupa Birliği Bakanı ve Başmüzakereci Egemen Bağış’ın himayesinde Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı Müsteşar Yardımcısı Suat Hayri Aka, Kıyı Yapıları ve Tersaneler Genel Müdürü Hızır Reis DenizDeniz Ticaret Odası Başkanı Metin Kalkavan, GİSBİR Başkanı Murat Kıran, Gemi ve Yat İhracatçıları Birliği Başkanı Başaran Bayrak, İstanbul Teknik Üniversitesi Gemi İnşaatı ve Denizcilik Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Ahmet Ergin,T.C. Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı Danışmanı Prof. Dr. Oral Erdoğan, Türk Loydu Başkanı Tamer Yılmaz, Gemi Mühendisleri Odası üyeleri, akademisyenler ve sektörden çok sayıda ismin katılımıyla gerçekleşti.

AVRUPA’DAN ÖNEMLİ KONUKLAR VARDI

Konferansın yabancı konukları da vardı. SEA Europe (Avrupa Gemi ve Deniz Teçhizatı Birliği / European Ships and Maritime Equipment Association) Teknik Direktörü Lanfranco Benedetti, Avrupa Gemi Teçhizatı Kurulu EMEC ve Hollanda Gemi Sanayi Birliği Başkanı Pim Van Gulpen, Fincantieri Tersanesi Şantiye Ofis Mühendisi Marco Roici, Danimarka Denizcilik Birliği/Danish Maritime Projeler Müdürü Klaus Rostell, İspanya Navantia Tersanesi  Stratejik Planlama Direktörü Valentin Redondo Marguello, Hırvatistan Gemi İnşaatı Derneği Genel Müdürü Ruder Friganovic, Bloem Doze Nienhuis Danışmanlık Genel Müdürü ve Yönetici Ortağı Martin Bloem, IHS Fairplay dergisi editörü Richard Clayton da konuşmacı olarak konferansa katıldılar.

Konferansın açılış konuşmasını yapan TMMOB Gemi Mühendisleri Odası Başkanı Osman Kolay, organizasyonun gerçekleşmesine öncülük eden AB Bakanı ve Başmüzakereci Egemen Bağış ve ekibine teşekkürlerini sundu. Kolay, Bağış’ın yanısıra, Ulaştırma Denizcilik ve Haberleşme Bakanı Binali Yıldırım’a, “sektörümüzden birisi” olarak nitelediği Milli Savunma Bakanı İsmet Yılmaz’a, tüm katılımcı ve destekçilere de teşekkür etti.

‘TÜRKALİTE’ DÜNYADA ARANAN ÖLÇEKTE

Kolay, şunları söyledi: “4 seneyi aşkın bir süredir global kriz ortamında ülkemiz, mevcut hükümetimiz sayesinde toplamda başarılı bir performans göstermektedir. Gemi sanayimiz ve pek çok sektörde son 10 yılda pek çok önemli gelişme kaydettik. Türkalite markasını oluşturduk. Bu marka, dünya standartlarının üzerinde, şu anki ölçekte aranan bir kalitede olmuştur. Bugün, burada, konuşmaların ardından  çok önemli iki panel gerçekleştireceğiz. Panelimizin hepimize hayırlı olmasını dilerim” dedi.

Kolay’ın ardından kürsüye gelen Türk Loydu Başkanı Tamer Yılmaz, Loyd hakkında bilgiler verdi. Dünyadaki ekonomik krize bağlı olarak özellikle 2012 yılının denizcilik için zorlu geçtiğini, ancak Türk Loydu’nun geçtiğimiz yıl yaşanan krize rağmen mevcut durumunu iyileştirme yolunda önemli bir çaba sarf ettiğini belirten Yılmaz, denizciliğin yanı sıra havacılık, demiryolları, nükleer enerji, tehlikeli yük taşımacılığı gibi pek çok alanda yatırım yaptıklarını vurguladı.

HEDEFİMİZ BİR NUMARALI KLAS KURULUŞ OLMAK

Yılmaz, şunları kaydetti: “AB Yolunda Türk Denizciliği açısından Türk Loydu önemli bir yerdedir. Denizcilik, geçmişte yaşanan pek çok olumsuzluk, bugün yapılan hamleler ve Türk Loydu’nun da çabaları sayesinde eskisinden çok daha farklı bir noktadadır. Klas kuruluşları yetki aldıkları bayrak devletlerinin de sorumluluklarını taşıyarak uluslararası düzenlemeleri takip etmek zorundadırlar. Buna paralel olarak da kurallarını can, mal emniyeti ve çevre faktörünü göz önüne alarak sürekli geliştirmek zorundadırlar. Türk Loydu bu amaçla İMO toplantılarına sürekli katılmakta, kurallarını ve kendini geliştirmekte, basını da yaptığı çalışmalarla sürekli bilgilendirmektedir.

2 hafta önce tamamladığımız 50. Yıl Arama Konferansı’nda ortaya çıkan sonuçtaki gibi amacımız dünyada, alanda ilk tercih edilen uluslararası klaslama ve sertifikalandırma kuruluşu olmaktır. Bu konuda IACS (Uluslararası Klas Kuruluşları Birliği) üyeliği ilk önceliğimizdir. Günümüzde 13 IACS  üyesi kuruluş, tüm pazarın yüzde 96’sını elinde bulundurmakta geri kalan 40 kuruluş ise yüzde 4’ü paylaşmaktadır. Bu da IACS’ın nasıl bir ticari güç olduğunu ortaya koymaktadır. Biz bu doğrultuda; kural geliştirme, eğitim ve vasıflandırma, organizasyon, bilgi-işlem altyapısı, kalite sistemi ve teknik personel sayısı açısından çok önemli ilerlemeler sağladık. Türk Loydu’nun tarihindeki en büyük iki denetimin ikisini de başarıyla tamamlamış bulunuyoruz. Daha da iyi yerlere gelmeyi hedefliyoruz. Bu konferansı düzenleyen herkese teşekkürlerimi sunuyorum.”

AB SÜRECİ ÇOK FAZLA UZADI

Gemi ve Yat İhracatçıları Birliği Başkanı Başaran Bayrak ise AB ile entegrasyon sürecinde gemi sanayinin özel önemine vurgu yaptı. “250’ye yakın gemi ve yat ihracatçısını temsilen size hitap etmekteyim” diyen Bayrak, “Bu süreci güçlendirecek, aynı zamanda Türkiye’nin rekabetçiliğinin artması için Ur-Ge projeleri üretiyoruz. Ekonomi Bakanlığı tarafından onay gören bir projemiz için çalışmalara başladık. AB ülkeleri kendi içlerinde 3. Dünya ülkeleriyle serbest ticaret anlaşmaları yapıyorlar. Ancak biz AB üyesi olmadığımız için Kore bizi Avrupa ülkesi saymıyor ve aynı haklardan faydalanamıyoruz. Bu tür platformlarda Türkiye masada taraf olamıyor. Bunun da gözden geçirilmesi lazım. Ben bundan 39 yıl önce lisemi temsilen bir etkinliğe katılmıştım. Etkinliğin konusu ‘Avrupa Yolunda Türkiye’ydi. Geçen baktım küçük oğlum aynı konuda bir ödev hazırlıyor. Yani bu flört çok uzun sürdü Sayın Bakanım. Sanırım bunu Avrupa Birliği de artık değerlendirecektir. AB’nin derhal yapması gereken şey serbest dolaşım hakkını Türk müteşebbisine, Türk ihracatçısına tanımaktır. Türk denizcileri AB ülkelerine kendi gemileriyle giderken bile çok büyük zorluklar yaşamaktadırlar” dedi.

YEŞİL PASAPORT İSTEDİ

Bayrak, Bakan Egemen Bağış’a dönerek, “Sizden talebimiz bu süreçte biz denizcilere yeşil pasaport sağlanmasıdır. Bunun bizim hakkımız olduğunu düşünüyorum. Temennimiz odur ki Avrupa Birliği gemi sanayi alanında partner olarak ülkemizin önemini kavrayacak ve ülkemizin hak etmiş olduğu tam ortak statüsünü onaylayacaktır.” diye konuştu.

Bayrak’ın ardından konuşan İMEAK Deniz Ticaret Odası Başkanı Metin Kalkavan da Brüksel’de katıldığı bir toplantıdan edindiği izlenimleri katılımcılara aktardı. Kalkavan, “Başaran Bey Avrupa konusunda pek çok şey söyledi, ama sanırım artık Avrupa uyandı. Avrupa bizi öteleyerek senelerce kendini işsiz bırakmıştı.” dedi. Kalkavan, sözlerini şöyle sürdürdü: “Bay Benedetti’nin burayı iyi dinlemesi lazım. 2 gün önce Brüksel’de önemli bir toplantı vardı. Avrupa’nın senelerdir yaptığı bir hata var. Bay Benedetti’nin sunumunun en başında altyapısı hazırlanmış stratejilerle ilgili bir toplantı vardı. Orada şunu gördüm ki Avrupa Birliği gemi inşa sanayinin kendilerine dönmesi için her şey yapmaya hazır. Bu noktada Uzakdoğu ülkeleriyle rekabete hazır. Avrupa 26 milyon işsize sanayi olmadan iş bulamayacağını ve bu yüzden de bu işin peşini bırakmakla devamlı işsizin artacağını fark etti. Avrupa Birliği’nin Uzakdoğu’yla rekabetinin tek yolu var. Dünyanın teşviki olmadan gemi inşa eden tek ülkesiyiz. Bir gemi ürünü olarak maliyetin binde 6’sı SSK, işveren payıdır. Eğer Türk armatörü yapsa 5 yıl da satmamak kaydıyla bir de yaklaşık yüzde 1.5’luk 400 bin dolar tutan 700 milyar liralık faiz desteği vardı. Böyle bakınca söyleyeceğimiz şey özellikle eşitleme politikası uygulanmak zorunda.”

EN FAZLA İŞSİZ BİZİM SEKTÖRÜMÜZDE

Şu anda Güney Kore, Çin diye giden endüstri, Hindistan, Tayland diye devam eder. Bu şekilde Uzakdoğu ülkeleriyle rekabet söz konusu değil. Bizim hükümetimiz Cumhuriyet tarihinde yapılmayan pek çok şeyi yaptı. 400’ün üzerinde düzenleme var; ama gemi inşa ve yan sanayide en ufak bir destek olmadı maalesef. Olabilir... Bu bir stratejidir. Bugün geldiğimiz noktada en fazla işsizin bulunduğu sektör bizim sektörümüz. Eğitilmiş olan kalifiye işgücünü başka sektörlere kaçırdık ve bunları geri toplayabilmemiz çok zor. Avrupa Birliği sadece hizmet sektörüyle yaşayamayacak kadar büyük bir topluluk. Biz de öyleyiz. Bu yüzden sanayiye ağırlık vermek zorundayız.

Bir tek nokta var. Bir tersane desteği istemiyoruz. İstediğimiz gemi inşa sanayi desteği. Bu kadar büyük bir sanayi alanındayız, ama teşvik dışındayız. Bunlara da çözümler bekliyoruz.”

KRİZDEN EN ÇOK GEMİ İNŞA SANAYİ ETKİLENDİ

Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı Müsteşar Yardımcısı Suat Hayri Aka, gemi inşa sanayinin dünyada, 2008 krizinden en çok etkilenen sektör olduğunu belirterek, “71 faal tersane, yan sanayiyle birlikte 100 bin kişiye yaklaşan istihdam hacmiyle sipariş listesi bakımından 2011’de Avrupa’da birinciliğe ve 2012 aralığına kadar da dünyada 5.liğe kadar gelebilmiştir.” dedi. Mega yat üretiminde bir dünya markası haline gelmiş olmaktan gurur duyduklarını vurgulayan Aka, şunları söyledi: “Sipariş listelerinde, krizin başladığı 2008 yılından bu yana belirli bir daralmanın meydana geldiğini görüyoruz. Ekonomik ve sosyal sorunlarla mücadele ederken aynı zamanda teknolojik yeniliklerin zorunlu olması ve yatırımların zamanında yapılması, sektörün geleceğinin teminat altına alınması odaklanmamız gereken asıl meselelerdir. Bakanlık olarak ekonomik ve sosyal dengeleri gözeterek elimizden gelen her şeyi yapmaya hazırız. Ancak sektördeki isimlerin de sorumlukları var. Bu noktada dünyadaki gelişmeleri takip etmeleri ve stratejik düşünüp sağlam adımlar atmaları esastır. Aslına bakılırsa gemi inşa sanayi dünya çapında devletler tarafından yoğun olarak desteklenmektedir. Ancak Uzakdoğu ülkelerinin aşırı derecede desteklenmesi bizatihi sektörün genel sorunlarından birisi haline geldi. Bu aşırı destekler, ülkelerin doğal, ekonomik ve coğrafi üstünlüklerini işlevsiz kılmaktadır. Sonuç olarak bu, kaynakların israfı haline gelmektedir.

BEYAZ LİSTEDE OLMANIN AVANTAJINI YAŞIYORUZ

Deniz yolu taşımacılığı alanında uygun bulma yasası halen TBMM gündeminde sıra beklemektedir. Meclisimizin onayını kazandıktan sonra sektörümüzdeki uyum çalışmalarında çok büyük bir hamle yapmış olacağız. Demiryollarının serbestleşme sürecinin de bu yıl başlamasıyla ulaştırma faslında genel bir iyileşme bekliyoruz. AB mali işbirliği konusunda bildiğiniz gibi Bakanlığım, operasyonel konu yürüten 4 bakanlıktan biridir. 2007-2013 dönemi Ulaştırma Operasyonel programı kapsamında Bakanlığımıza yaklaşık 585 milyon Avroluk İPA fonu tahsis edilmiş olup 2012 sonu itibariyle bu fonun 325 milyonluk kısmı sözleşmeye bağlanmıştır. Kalan 260 milyon Avroluk kısmı da bu yıl içinde sözleşmeye bağlanacaktır. Burada önemli projelerimizden biri de bir liman yatırımı olan Kilyos Projesi’dir. Yaklaşık 4 milyon Avro maliyetli 7 teknik destek projesi tamamlanmış, 85 milyon Avro maliyetli 6 teknik proje yürütülmekte 45 milyon Avroluk toplam 12 adet projenin başlaması beklenmektedir. Denizcilik sektörü Avrupa’dan mali işbirliğine en çok konu olmuş alanlardan biridir. Bildiğiniz gibi 2003-2005 yılları arasında yürütülen “Türkiye’de Deniz Emniyetinin Geliştirilmesine Destek Projesi” Avrupa Birliği tarafından örnek proje seçilmiştir. Bu projenin de katkılarıyla Paris Memorandumu çerçevesinde ülkemiz 2008 yılından itibaren beyaz listeye girmiş, Avrupa Birliği limanlarında gemilerimizin tutulma oranı yüzde 25’ten yüzde 4’e gerilemiştir. Sektörümüz beyaz listede olmanı avantajını yaşamaktadır.”

MEDENİYETLER LİMANINA İLERLİYORUZ

Avrupa Birliği Bakanı ve Başmüzakereci Egemen Bağış, İstanbulsuz bir Avrupa'nın çok fakir kalacağını belirterek, "Bundan sonraki sürecin çok daha rahat olacağına inanıyorum. Ama bu inatlarından vazgeçmezlerse su almaya başlayan Avrupa Birliği gemisi çok daha zor girdaplarda ne yapar onu da onları düşünmeye davet ediyorum" dedi.

Avrupa Birliği (AB) Bakanı ve Başmüzakereci Egemen Bağış, Türkiye'yi "çaresiz mürettebatın elinden kurtardıklarını" belirterek, "Endişeniz olmasın, dümen emin ellerde, gemi doğru kaptanın elinde muasır medeniyetler limanına doğru hızla ilerliyor" dedi.

Kaptan olan babanın evladı olan Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın, sadece Türkiye'nin değil, insanlığın vicdanına da kaptanlık yaptığını vurgulayan Bağış, "Hiç endişeniz olmasın dümen emin ellerde, gemi doğru kaptanın elinde, muasır medeniyetler limanına doğru hızla ilerliyor" ifadesini kullandı.

Türkiye gemisinin fırtına dinlemeden rotasında ilerlediğini, alabora olma riskini de geride bıraktığını belirten Bağış, artık Türkiye'nin farklı bir noktaya geldiğinden bahsetti.

MEDET UMANDIK, MEDET UMULAN OLDUK

Bağış, "Artık Türkiye kimsenin kapısında medet uman bir ülke değil. Başkalarının, kapısında medet umduğu bir ülke haline geldi. Türkiye'yi çaresiz mürettebatın elinden kurtardık" diye konuştu.

Başbakan Erdoğan'ın "adalet ve vicdan limanında bekleyen bütün insanlığın umutlarını yeşerttiğini" ifade eden Bağış, bugün bölgesinin umudu haline gelen Türkiye'nin dünya barışı için kilit ülke olduğunu söyledi.

Türkiye'yi ziyaret eden Microsoft Üst Yöneticisi Steve Ballmer ile dün akşam yameğinde bir araya geldiğini anlatan Bağış, Ballmer'in kendisine Türkiye'nin son 10 yıldaki başarısının nedenini sorması üzerine "İstikrar, güven ve çalışma" cevabını verdiğini kaydetti.

Bağış, "Geçmişte de çalışıyorduk ama istikrarımız yoktu. Ortalama 1,5 yıl süren hükümetlerle yönetildik. 2 hafta bakanlık yapanlar vardı. O ülkede tabii ki bir yere varılmaz. Ama şimdi istikrar, güven ve çalışmayla bu millet hak ettiğini alır" diye konuştu.

Denizcilik sektörü temsilcilerinin AB'de vizesiz dolaşma imkanı için yeşil pasaport talep ettiklerini hatırlatan Bağış, sadece yeşil pasaportluların değil, Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olan herkesin Avrupa'ya vizesiz gitmesinin önünü açacaklarını, bunun için çalıştıklarını söyledi.

DENİZCİLERİMİZDEN İLHAM ALIYORUZ

AB'nin, konu Türkiye olunca "binbir türlü arıza, sorun" dile getirdiğini belirten Bağış, ihtiyaçlar söz konusu olduğunda da mutlaka bir çözüm yolu bulunduğunu kaydetti.

Letonya'yı ziyaretinde bu ülkenin cumhurbaşkanının AB'nin bir uzlaşı kültürü üzerinde kurulduğunu, bir konuda uzlaşı varsa en büyük sorunların bile bir gecede çözülebileceğini, uzlaşı olmadığı takdirde çok küçük bahanelerle Türkiye'nin üyeliğine mani olunabileceğini anlattığını aktaran Bağış, şöyle konuştu:

"İşte o uzlaşıyı haklı olmakla değil, güçlü olmakla elde etmek durumundayız. Türkiye güçlendikçe bu süreç de çok farklı bir noktaya doğru gidiyor. 'Dizlerimizin üzerine sürünerek, Türkiye'ye gidip yalvaracağız' diyenler var. Biz kimseyi yalvartmayız, kapımıza gelen kimseyi de süründürtmeyiz. Vakti zamanı geldiğinde, eşit müzakere mücadelesinde elde ettiğimiz haklarla Türkiye'yi inşallah hak ettiği noktaya getireceğiz. Bunu yaparken de denizcilerimizden çok şey öğreniyoruz. Çünkü denizcilerimiz cesurdur, sabırlıdır, çalışkandır, hoş görülüdür ve denizciler Allah'tan başka kimseden korkmazlar. AB müzakerelerinde de biz o denizcilerin dik duruşundan ilham alıyoruz. İnatlarından vazgeçmezlerse, su almaya başlayan AB gemisi çok daha zor fırtınalarda ne yapar, Onu da düşünmeye kendilerini davet ediyorum."

BİN YILDIR BATIYA İLERLİYORUZ

AB Bakanı ve Başmüzakereci Egemen Bağış, 3 tarafı denizlerle kaplı Türkiye'nin "dört tarafı düşmanlarla kaplı" denilerek içe kapatıldığını ifade ederek, "Ama dünyada önemli gelişmeler oldu ve onları biz yeniden yakalamaya çalışıyoruz. İşte Türkiye'nin son 10 yılda içinden geçmekte olduğu süreç, Türkiye'nin kendi bölgesindeki diğer ülkelere ilham kaynağı olması süreci aslında denizcilik sektöründe attığımız adımlarla alakalı çok önemli bazı gerçekleri vurguluyor" dedi.

"Rotası belli olmayan gemiye hiçbir rüzgar yardım edemez" dediklerini ve kendi rotalarını koyduklarını anlatan Bağış, şunları söyledi;

"Biz millet olarak bin yıldır batıya doğru ilerliyoruz, Orta Asya'dan çıktık, Viyana kapılarına kadar gittik. Bugün de Brüksel'e gidiyoruz. Bu sefer de barış, adalet ve küresel sorunları çözme arzusundayız. Bunu göremeyenler, bir takım endişeler taşıyor olabilir ama onların o ön yargılarını kırmak da yine bizlere düşecek, yine biz çalışkanlığımızla onlara da kendi rotalarını hatırlatarak, AB'nin kuruluş felsefesini hatırlatarak, inşallah onları da doğru yola çekeceğiz. Türkiye, Avrupa'nın kronikleşmiş sorunlarını çözebilecek kilit ülke."

GÜNEY KIBRIS’A AÇIK ÇAĞRI

Bağış, Güney Kıbrıs Rum Yönetimi'nde yarın cumhurbaşkanlığı seçimi yapılacağını hatırlatarak, yeni yönetimin, Annan Planı'nın reddedilmesinin en büyük mağdurunun Güney Kıbrıs olduğunu fark etmesini temenni ettiğini söyledi.

Bakan Bağış, "AB'nin dönem başkanlığını yürütürken iflaslarını ilan etme noktasına geldiler. Neden iflas noktasına geldiler; Çünkü yarın ne olacağı bilinmeyen bir adada kimse yatırım yapmak istemiyor" dedi.

Güney Kıbrıs'ın, dünya deniz taşımacılığında en büyük filoya sahip olduğunu ama Türkiye limanlarına giremediklerini de hatırlatan Bağış, "Taşımacılıkta ciddi kayıplara uğruyorlar. Barış Planı'nı kabul etmiş olsalardı, adada istikrar, güven altına alınmış olacaktı. Dünyanın en önemli turizm cennetlerinden biri olacaktı, oraya yatırım akacaktı ama inat nelere mal oldu, onu o çok iyi gördük" şeklinde konuştu.

Bağış, Güney Kıbrıs Rum Yönetimi'ne "Gerçekten kurtulmak istiyorsanız, gerçekten barış istiyorsanız, AB üyesi ülkelerin Ercan Havalimanı'na uçmasına koyduğunuz engeli kaldırın, biz de limanlarımızı size açalım" şeklinde çağrıda bulundu.

Türkiye'nin limanlarının Güney Kıbrıs'a 1987 yılına kadar açık kaldığını anımsatan Bağış, "Yeniden açarız, limanları açmamız onları tanımamız anlamına gelmez. AB ülkelerinin de Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nin Ercan Havalimanı'na uçması diplomatik tanıma olarak algılanmamalıdır. Nasıl bugün dünyada birçok ülke Tayvan'ı tanımazken Tayvan'la ticaret yapıyorsa, KKTC'yle de bal gibi ticaret yapabilirler. Akıllı olurlarsa Kıbrıslılar çok çok büyük bir refahı birlikte yakalayabilirler" dedi.

TANKERLER RESMİN BÜYÜK KISMINDA

Bakan Bağış’ın ardından öğleden sonraki oturumda konuşan Sefine Tersanesi Yönetim Kurulu Üyesi Salih Zeki Çakır, sektörün dünyadaki durumu hakkında slaytlar eşliğinde önemli bilgiler verdi.

Tüm Avrupa genelindeki 14 ülkede 77’si tamir ağırlıklı olmak üzere 367 faal tersane bulunduğunu söyleyen Çakır, şu bilgileri aktardı: “Avrupa’da 2008’e kadar en başta Hollanda, Almanya, İtalya, İspanya ve biraz da Fransa dikkati çekmekte, İngiltere de yat inşasıyla ön plana çıkmaktadır. Daha önceleri gerisinde olduğu pek çok ülkeyi 2005’ten itibaren yakalamaya başlamış olan ülkemiz 2008’de Avrupa’da zirveyi zorlamış, krizden de diğer tüm ülkeler gibi ister istemez etkilenmiştir. Gemi yük ve tanker inşası 2004’ten 2008’e kadar arttı. Ülkemizde son 12 yılki dağılıma bakarsak tankerler resmin büyük kısmını oluşturmakta, bunu yük gemileri izlemektedir. Mega yat inşası da bir şekilde varlığını sürdürmüştür.

UCUZ İŞGÜCÜ AVANTAJ

Norveç’te, imalat sanayinde 2000 yılında 25 dolar olan saat başı işçi maliyeti 2011’de 60 dolara çıkmıştır. Gemi inşa sanayide de benzer durumlar söz konusu ve tüm Avrupa’da maliyet fazlalığı baskısı hissedilmektedir. 2008’den sonra gemi inşa krizinden ötürü kapasite düşmesine rağmen maliyetler neredeyse sabit şekilde devam etmektedir. Krizden sonra gemi inşa talebi toparlanmaya başlasa bile maliyetler artık çok yükseldiğinden Batı Avrupa Gemi İnşa Sanayi 1-0 hatta 2-0 geriden başlayacaktır. Bu, Türkiye için büyük bir stratejik şanstır. Türkiye, Polonya ve Hırvatistan gibi ülkelerde saat başı işçi maliyeti 12 dolar seviyesindedir. Türkiye ucuz işgücü maliyeti sayesinde bu ülkelerle rekabet edebilmektedir. Avrupa’nın durumundan alacağımız ders işçilik maliyetlerinin gemi sanayiine etkisi ve bu etki sonunda daha pahalı üretime geçme durumudur. OECD verilerine göre Avrupa’da ortalama bir tersane işçisi 2007’de 40 gros tonaj üretim yaparken Türkiye’de bu rakam 20’dir. 2008’den sonra bu rakam biraz artsa da yine de Avrupa’nın çok altındadır. 1945-1955 arasında Avrupa gemi inşada tek liderdi. 1955’den sonra üstünlük yavaş yavaş Japonya’ya geçmeye başladı. Japonya da 80’li yıllarda üstünlüğünü Güney Kore’ye kaptırdı.

Türkiye’de sektör 1960’lı yıllarda yerli armatörlerin siparişleriyle ve devlet destekleriyle yola çıktı. 70’li 80’li yıllarda yine bu destekle büyüdü. 90’lı yıllarda düşük maliyetle kendi segmentinde öne çıkmaya ve yabancıların ilgisini çekmeye başladı. 2000’li yıllarda kimyasal tanker ve yat inşasına yoğunlaşarak yoluna devam etti. Bizim yorumumuz eğer ki 2008 krizi böyle sert vurmasaydı Türkiye bu alanda çoktan markalaşma aşamasına geçmişti.

LİDER SÜREKLİ DEĞİŞTİ

Her ne kadar Uzakdoğu ülkeleri şu an başı çekse de Ar-Ge harcamalarında Avrupa ülkeleri çok daha öndedir. Avrupa’nın gemi inşadaki rekabetçiliğinin çok kuvvetli yan sanayisi sayesinde olduğunu hepimiz bilmekteyiz. Avrupa’da 7 binin üzerinde yan sanayi şirketinin bulunduğunu bilmekteyiz. Bu şirketler de Avrupa’daki yan sanayi üretiminin yüzde 70’ini karşılamaktadır. Geri kalan yüzde 30’luk kısmın Avrupa dışından ithal edildiği söylenmektedir. Avrupa’nın gemi inşa sanayi dünya çapında yüzde 45 pazara sahiptir. Avrupa’nın dünya gemi inşa pazarındaki yeri Asya’yla kıyas kabul edilemeyecek derecede küçüktür; ama görüldüğü gibi yan sanayide Asya’yı geride bırakmıştır.

10-15 yıl süren Avrupa’nın üstünlüğü modernizasyon eksikliği nedeniyle Japonya’nın maliyet avantajına yenildi. Japonya ise hızlı kalkınmanın bedelini, hızla artan maliyetler ve işgücünün yaşlanması nedeniyle Güney Kore’ye bırakarak ödedi. Ayrıca Japonya, Avrupa’yla sadece fiyat üzerinden rekabet ettiği için üretimini geliştirmedi. Güney Kore, 70’li ve 80’li yıllardaki krizlerle Japonya’yı duraklattı. Güney Kore ise bir şeyleri eksik yaptığı için değil, kalkındığı ve maliyetleri arttığı için, ayrıca rakibi Çin, her alanda olduğu gibi gemi inşa sanayinde de düşük maliyet avantajı sunduğu için birinciliği Çin’e kaptırdı.

STK’LAR BİRARAYA GELİP ÇÖZÜM ÜRETMELİ

Türkiye’de çeşitli önlemler olsa da net, hedefe dönük ihracat politikası oluşturulamamış durumda. Devlet desteği de tam amacına hizmet edemiyor; çünkü sınırlı kalıyor. Devletin Uzakdoğu’daki gibi gemi inşaatına sübvanse etmesi için çareler arayışı sürmektedir. STK’ların biraraya gelerek Türk tersanelerinin ihracat gücünü artıracak önlemleri tartışması gerekir. Finansman gücü başta gelmektedir. Türk yat tersaneleri dünya 3.lüğünü korumakta ve bizim yegane gurur kaynağımız olmaktadır. Ayrıca biz yat sektöründe yetişen bir malzemeyle çalışmanın ne olduğunu fevkalade öğrenmiş olan işgücümüzle ileride lüks yolcu gemilerinin üretileceği inancını da sürdürmekteyiz.”

MEVZUAT HAREKET ALANIMIZI DARALTIYOR

Konferansın son konuşmacısı olanKıyı Yapıları ve Tersaneler Genel Müdürü Hızır Reis Deniz dekonuşmadan ziyade özet bir değerlendirme yapmak istediğini belirterek, denizcilik sektörünün 10 yıllık süreçte sürekli büyüyüp geliştiğini teknolojik olarak da kendini yenilediğini söyledi. Deniz, şunları kaydetti: “Sektörün çok yakın bir gelecek için çok büyük avantajlara sahip olduğunu da biliyoruz. Ülkemizin mevcut kapasitesini düşündüğümüzde hem Türkiye hem de dünya için fırsata dönüşecek avantajlar söz konusu. Dünyadaki gemilerin artık yaşlandığını da biliyoruz. Bu da bize avantaj olarak dönebilecek bir şey.

Çok fazla mevzuatsal altyapı var. Bu, sektörün hareket alanını daraltıyor. Sektörümüzün önünü açabilecek bir mevzuatı belki önümüzdeki dönemlerde olgunlaştırabiliriz. Sektörün önemli göstergesinin yetişmiş insan olduğunu düşünüyorum; ama bizim sektör için de mühendis sayısının gemi inşa sektörü boyutuyla ülke bazındaki ölçü olduğunu düşünüyorum. Sabırla burada kalan insanlara teşekkür ediyorum.”

Toplantının yabancı konuklarının da katılım gösterdiği ikinci bölümde de Çin ve Güney Kore’nin denizcilikteki etkilerinden bahsedildi ve mücadeleci bir yapıda olmak gerektiği vurgulandı.

ab-yolunda-ulasim-2.jpg

ab-yolunda-ulasim-3.jpg

ab-yolunda-ulasim-4.jpg

ab-yolunda-o.-kolay-ulasim.jpg

ab-yolunda-ulasim-5.jpg

ab-yolunda-ulasim-6.jpg

ab-yolunda-metin-kalkavan.jpg

ab-yolunda-ulasim-7.jpg

ab-yolunda-ulasim-8.jpg

ab-yolunda-ulasim-9.jpg

ab-yolunda-ulasim-10.jpg

ab-yolunda-ulasim-11.jpg

ab-yolunda-ulasim-12.jpg

ab-yolunda-ulasim-13.jpg

ab-yolunda-ulasim-14.jpg

ab-yolunda-ulasim-15.jpg

ab-yolunda-ulasim-16.jpg

ab-yolunda-ulasim-17.jpg

ab-yolunda-ulasim-18.jpg

ab-yolunda-ulasim-19.jpg

ab-yolunda-ulasim-20.jpg

ab-yolunda-ulasim-21.jpg

ab-yolunda-ulasim-22.20130225153848.jpg

ab-yolunda-ulasim-23.20130225153953.jpg

ab-yolunda-ulasim-24.jpg

ab-yolunda-ulasim-25.jpg

ab-yolunda-ulasim-26.jpg

Haber ve Fotoğraf: Ulaş KIROĞLU

www.DenizHaber.Com.tr

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Bu habere henüz yorum eklenmemiştir.
Diğer Haberler
ÇOK OKUNANLAR
Tüm Hakları Saklıdır © 2004 Deniz Haber | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz.
Tel : 0544 880 87 87 | Haber Scripti: CM Bilişim