Büyüklüğü nedeniyle deniz diye de adlandırılan Aral Gölü'nün kuruması Orta Asya için tam bir çevre felaketi oldu. Göl yatağına çöken toksik kimyasal maddeler cidddi sağlık problemlerine yol açıyor.
Moynak, Özbekistan içindeki yarı özerk Karakalpak Cumhuriyeti'nin kalbi. Zamanında Özbekistan'ın balık tüketiminin yüzde 98'i bu kasabadan geliyordu.Aral Gölü 1960'larda Sovyet yönetiminin göle su veren iki nehrin suyunu sulama amaçlı olarak geniş pamuk tarımı alanlarına yönlendirmesiyle kurumaya başladı.
Yerel halk, gölün nasıl çekildiğini kanıtlamak için her yıl geriye giden sahil şeridini çubuklarla işaretlemeye başladı. Suyun hacmi küçüldükçe tuzluluk oranı yükselmeye ve herşeyi zehirlemeye başladı.
Elmas Tolvaşev, "Balık azaldıkça azaldı ve sonunda sadece balık ölüsü tutmaya başladık. Şimdi gençler başka ülkelere iş aramaya gitmek zorunda" dedi.
Aral Gölü sonunda eski büyüklüğünün yüzde 10'una kadar indi, yani İrlanda büyüklüğünde bir göl yok oldu. Fakat etkilenen sadece balıkçılık değil. Kaptan Tolvaşev, "Eskisi gibi değil. Hava kötüleşti. Havada sürekli toz var" diye konuşuyor.
Sovyet yetkililer Özbekistan ve Kazakistan'da pamuk tarımını geliştirirken kullanılan tarım ve haşere ilaçlarının nehirler yoluyla Aral'a akarak bütün canlıları zehirleyeceğini hesap edememişlerdi.Sulara karışan kimyasal maddeler bir çok sağlık sorunu yarattı ve su çekildikçe sorunlar daha da ağırlaştı.
Göl kurudukça göle akmış olan tarım ilaçlarından kalan zehirli kimyasal maddeler dibe çöküp kuruyan yatakta kaldılar. Çölleşen göl yatağından kalkan tozlar ise çok geniş bir bölgede insanlar tarafından hala solunuyor. Bölge insanları arasında büyüme sorunları, azalan doğurganlık, ciğer ve kalp hastalıkları çok yaygın, kanser oranı ise arttı.
Bir araştırmaya göre akciğer kanseri oranı 1981'den 1991'e kadar iki misline çıktı. Bir başka araştırmaya göre 1990'ların sonlarına gelindiğinde çocuk ölümleri binde 60-110 arasındaydı. Oysa aynı dönemde Özbekistan'da çocuk ölümü oranı binde 48, Rusya'da binde 28 idi. Yetkililer Aral Gölü'nün kuruduğıunu ancak Sovyetler Birliği dağıldıktan sonra kabul ettiler.
Ormancı Orazbey Allanazarov, "Yetişkin bir saksaul ağacı, kökleriyle 10 tona kadar toprağı tutabilir" dedi. Ağaçlar sayesinde su yatağındaki tozların havaya karışması önlenecek. Plana göre, kuruyan bütün göl yatağı bu ağaçlarla kaplanacak. 2.5 metre kadar boylanmış beyazımsı gri çalıları okşarcasına ellerken heyecanını gizleyemeyen Allanazarov, "Burada ektiğimiz her üç ağaçtan ikisi tuttu. Bu iyi bir netice" ifadelerini kullandı.
Şu andaki dikim hızıyla göl yatağının tamamen ormanlaşması 150 yıl alabilecek.
DENİZ HABER AJANSI