Katar ile Körfez’deki komşuları arasında neredeyse 20 yıldır belirgin olan gerilim geçtiğimiz haftalarda krize dönüştü. Vahabizmi yayma programı yürüten Suudi Arabistan ile Şii ülkeler arasındaki menfaat kavgalarının hakim olduğu, kralların ya da emirlerin kontrolü kendisinde tutmaya çalıştığı Bedevi kültürünün hüküm sürdüğü bu topraklarda Katar’ın güçlenerek ‘marka devlete’ dönüşmesi uzun zamandır bölgedeki ülkeleri rahatsız ediyordu. Katar’ın, Suudi Arabistan tarafından varoluşuna tehdit olarak gördüğü İran ile iyi ilişkiler geliştirmesi bu rahatsızlıkların eyleme dönüşmesine neden oldu.
Bugün Ortadoğu; Suudi Arabistan, Bahreyn, Birleşik Arap Emirlikleri ve Mısır’ın Katar’ı ablukaya alarak dünyadan izole etmeye çalıştığı bir krizin ortasında. Türkiye’nin Katar ve OECD eski Büyükelçisi Mithat Rende, bu krizin temelinde yatan nedenleri ve nasıl sonuçlar yaratabileceğini değerlendirdi.
Krizin en önemli boyutlarından birinin enerji olduğuna dikkat çeken Emekli Büyükelçi, bu krizin enerji piyasasındaki büyük LNG oyuncularının fiyatlandırma politikası üzerinde önemli değişimlere yol açabileceğini belirtti.
Dünyanın en büyük LNG ihracatçısı
"Katar, şu an dünyanın en büyük LNG ihracatçısı. Ülkenin 1995’ten bu yana inanılmaz bir başarı kazandığını belirten Rende’nin verdiği bilgiye göre, 150 milyar dolar yatırımla Ras Laff an isimli bir enerji şehri kuran ve 77 milyon ton kapasite oluşturan ülke küresel LNG kapasitesinin yüzde 31’ine sahip. Katar, bununla yetinmeyerek dünyanın en büyük tanker filosunu kurdu ve dünyanın her heryerine enerji sattı. Uzun vadeli kontratlar yaptı, şu anda 2021 yılına kadar kontratları devam ediyor."
ABD, LNG’de fiyat avantajı sağlayabilir
Emekli Büyükelçi, Katar ile Körfez’deki koalisyon arasındaki gerilimin tırmanmasının enerji fiyatları üzerinde baskı yaratabileceği uyarısı yaptı. Eğer yaptırımlar ülkenin LNG sevkiyatını etkilemeye başlarsa fiyatlar yüksebilir. Rende, Mısır’ın LNG’nin sevkiyatında Suveyş Kanalı’nın kullanılmasını engellemesi ve gazın Avrupa’daki müşterilere Afrika Burnu üzerinden gitmesi halinde LNG’nin mmbtu fiyatının 50 cent civarında yükseliş gösterebileceğini belirterek, “Bu da LNG’de büyük bir oyuncu olmayı hedefl eyen ABD’ye Avrupa’yla yaptığı ihracatta fiyat avantajlı kazandırabilir. Rusya’nın boru hattı gazının fiyatında da bir düşüş görebiliriz. Bu durumda Katar, özellikle Uzakdoğu’daki pazar payını kaybetmemek için fiyatlarını aşağı yönlü olarak gözden geçirebilir.” dedi.
Türkiye’nin krizdeki tutumu doğru
Mithat Rende krizde Türkiye’nin tutumunu ve Türkiye’ye yansımalarını da değerlendirdi. Rende, ‘suni kriz’ olarak nitelendirdiği bu sureçte Türkiye’nin Katar’ın yanında yer almasını doğru bulduğunu söyledi. Son yıllarda hem ekonomik hem de siyasi olarak ilişkilerimizin hızlı bir gelişme gösterdiğini dile getiren Rende, krizde kendisine yardım eli uzatan Türkiye’ye Katar’ın enerji konusunda jest yapmasının zamanı geldiğini kaydetti.
Rende, “Katar bugüne kadar Türkiye’ye LNG satışında müzahir davranmadı. Ülkenin enerji devleri Rasgas ve Qatargas Türkiye’nin tüm hamlelerine karşın Türkiye ile uzun vadeli kontratlar yapmaya yanaşmadı” şeklinde konuşan Rende, “Artık Katar’ın bir enerji jesti yapmasının vakti gelmiştir” dedi.
Enerjinin konumu S. Arabistan'ın zayıf halkası
Mithat Rende, Suudi Arabistan’ın en zayıf halkasının enerji yataklarının konumu olduğunu söyledi. Rende, "Petrol yataklarının yüzde 90’ından fazlası ülkenin doğusunda. Yani Basra Körfezi’nin batı yakasında. Dev petrol yataklarının olduğu bölgede nüfusun önemli bölümü Şii. İran’ın burayı karıştırmasından, ayrıca nüfusunun yüzde 73’ü Şii olan Bahreyn’i etkilemesinden endişe ediyor. Böyle bir ortamda İran ve Katar’ın yakınlaşmasından rahatsız. " şeklinde konuştu.
Katar, bölgenin Singapur'u olmak istiyor
"Katar, LNG satışından yılda 150 milyar dolar gelir elde ediyor. Elde ettiği gelirle büyük yatırımlar yaptı. Örneğin El Ceziree gibi dünya markası çıkardı. Katar Havayolları gibi bir dünya devi oluşturdu. Körfez’in İsviçre’si, Singapur’u olmak istedi. Uluslararası arabuluculuğa soyundu. Dış politikada gücünü artırmak için yüzmilyonlarca dolar harcadı. Örneğin Libya’da Bulgar hemşirenin kurtarılması için 80 milyon dolar harcadı. Lübnan’da Mişel Süleyman’ı iktidara taşıyan anlaşma Doha’da imzalandı. Irak’ta avlandıkları sırada kaçırılan kraliyet ailesi üyelerinin serbest bırakılması için Şii terörist gruplara yaklaşık 1 milyar dolar fidye ödediği iddia edildi. Ancak bu Suudi Arabistan için bardağı taşıran son damla oldu. "
Müslüman Kardeşler önemli bir faktör
"Krizin nedenlerinden bir diğeri Katar’ın, terör örgütü olarak kabul edilen Müslüman Kardeşler’e sempati göstermesi. Müslüman Kardeşler, Mısır’da iktidara gelmek için ılımlı bir görünüm sergiledi ancak sonrasında demokrat olmadıkları anlaşıldı."
DENİZ HABER AJANSI