• BIST 9716.77
  • Altın 2427.694
  • Dolar 32.5699
  • Euro 35.0032
  • İstanbul 18 °C
  • Ankara 21 °C
  • İzmir 19 °C
  • Antalya 20 °C
  • Muğla 15 °C
  • Çanakkale 17 °C

Marmara’daki deniz salyası, doğal yaşam için tehlike oluşturuyor

Marmara’daki deniz salyası, doğal yaşam için tehlike oluşturuyor
Su altındaki canlıların yaşamını olumsuz yönde etkileyen ve deniz salyası olarak da bilinen müsilaj nedeniyle çok sayıda canlı yok olurken vatandaşlar da durumdan şikayetçi oldu.

 3 aya yakın bir süredir Marmara Denizi'ni istila eden ve deniz salyası adıyla da bilinen müsilaj, doğal yaşam için tehlike oluşturmaya devam ediyor.

Suyun üzerindeki kirli görünümünün yanında su altı canlılarına da büyük zararlar veren deniz salyalarının Marmara Denizi'ndeki miktarı her geçen gün artıyor.

Midye ve balıkların hayatta kalmak için mücadele ettiği deniz salyaları, yoğunluklu olarak Gemlik Körfezi civarında yer alıyor.

MARMARA DENİZİ'NİN MÜSİLAJLI SON HALİ

Marmara Denizi'ndeki deniz salyalarını görüntüleyen bir vatandaş da, durumun ne kadar içler acısı olduğunu göstermek adına bir video yayınladı.

 YETKİLİLERE SESLENDİ

Yayınlanan videoda çevrenin ne derece etkilendiği görülürken, vatandaşın, "Gerçekten çok yoğun bir şekilde etkisini gösteriyor. Denizin üstü adeta bembeyaz. Umarım yetkililer bu konuyla ilgilenir ve çözüme ulaştırırlar." sözleri dikkat çekti.

ÇALIŞMA GRUBU OLUŞTURULDU

Mayıs ayının başlarında İstanbul Üniversitesi Plankton Çalışma grubu deniz salyası ile ilgili başlattığı çalışmanın projesini TÜBİTAK'a sundu.

IŞIK VE SU SICAKLIĞI NEDENİYLE ARTIŞ YAŞANIYOR

Plankton çalışma grubunda yer alan İstanbul Üniversitesi Fen Fakültesi Biyoloji Bölümü Hidrobiyoloji Anabilim Dalı öğretim üyesi Doç. Dr. Muhammer Balcı, verdiği bir röportajda Marmara Denizi'nden aldıkları örnekler ilgili olarak, "Adalar kıyısında yaptığımız örneklemelerde, kıyılarda tuzluluk binde 24 çıktı yani litrede 24 gram tuz tespit ettik. Normal koşullarda Marmara'da bu mevsimde binde 19, en fazla binde 20 çıkması gerekirken 24 çok yüksek bir oran. Mevsimler kaydığı için su sıcaklığı zaten fazla. Kış mevsimi kalktı neredeyse ortadan.

 Bundan dolayı da suda yüksek bir sıcaklık var, bunu ölçebiliyoruz. Tuzluluğun yüksek olması dipten de bir karışım olduğunu gösteriyor. Bu tuzluluğun yüksek olması dipten de bir karışım olduğunu gösteriyor, sıcaklık tabakalaşmasının ortadan kalktığını gösteriyor. Bu da ışık alan bölge olan 20 metre derinliğe kadar müsilajı besliyor, gübre olarak onları besliyor. Işık da var, su sıcaklığı da uygun olduğu için bu şekilde artışlar yaşıyoruz." dedi.

"BUNDAN SONRASINDA DİP ÖLÜMÜ BEKLİYORUZ"

Doç. Dr. Balcı, Marmara Denizi'nde deniz tabanında yaşamın sona ererek dip ölümleri gerçekleşeceğini beklediklerine dikkat çekerek, "Kümeleşmeye başlamadan önce bunlar, dağınık haldeyken balıkların solungaçlarını tıkayıp suda boğulmalarına sebep olabiliyor. Dipteki bakteriler tarafından bunlar ayrıştırılamaya başladığı zaman, bakteriler oksijen tüketerek bunları ayrıştıracak. Bunlarında oksijeni tüketmesiyle birlikte ortamı anoksik yaptığı bir durum oluşacak. Bundan sonrasında dip ölümü bekliyoruz. Bu gözlemlenen bir süreçtir. Su akıntılarının kısıtlı olduğu, su karışımın yetersiz olduğu bölgelerde yani denizin kara içine çok girinti yaptığı noktalarda, koy ve körfezlerde bunu görmek mümkün. İzmit Körfezi ve Gemlik'te bunlar görülebilir." ifadelerini kullandı.

"BAZI BÖLGELERDE DENİZE GİRMEK TEHLİKELİ DİYEBİLİRİZ"

Doç. Dr. Balcı, yaptıkları örneklemelerle ilgili olarak ise Marmara Denizi'nde bazı bölgelerde denize girmemin tehlikeli olabileceğini belirterek, "Aldığımız örneklerden hücre izolasyonları yaptık. Türlere de baktık mikroskop altında ne var ne yok diye. Burada diatom türlerini bolca tespit ettik. Skeletonema gibi alg türleri var. Bunlar sıcağı çok sevmez bahar türleridir. Bahar aylarında artışa geçerler. Havaların iyice ısınmasıyla birlikte bunlar yerlerini başka bir grup mikro organizmalara bırakacak. Bu noktada müsilajın yaz döneminde çok bir etkisi olmayacaktır. Akabinde dinoflagellat dediğimiz belki daha zararlı etkileri olabilecek türler artabilir. Bazı bölgelerde denize girmek tehlikeli diyebiliriz evet. Özellikle akıntının kısıtlı olduğu, su karışımının yetersiz olduğu bölgelerde tabi ki çünkü orada ne var bilmiyoruz. Toksin üreten, üretmeyen, hangi tür mikro organizmalar var bunları bilmediğimiz için tabi ki riskli olur." şeklinde konuştu.

deniz_salyasi_1-003.jpgdeniz_salyasi_2-003.jpgdeniz_salyasi_3-003.jpgdeniz_salyasi_4-003.jpg

DENİZ HABER AJANSI

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Bu habere henüz yorum eklenmemiştir.
Diğer Haberler
ÇOK OKUNANLAR
Tüm Hakları Saklıdır © 2004 Deniz Haber | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz.
Tel : 0544 880 87 87 | Haber Scripti: CM Bilişim