4 ARALIK sabahı İstanbul müthiş bir fırtınayla uyandı. Ancak kızılca kıyamet Boğaz’ın Karadeniz girişindeydi. Volgo Bolt 199 gemisi şiddetli rüzgâra ve dev dalgalara dayanamayarak ortasından kırıldı.
Kıyı Emniyeti Genel Müdürlüğü’nden Şile Limanı’nda bulunan KEGM-7 Acil Müdahale Botu personeline “Olay yerine çık” talimatı verildi. Kaptan Rıfkı Çırtlık ve ekibi botla iç mendirek başına kadar iki sefer gitti ancak dev dalgalar nedeniyle denize açılamadı. Rıfkı Çırtlık denize açılamadığını raporlayarak merkeze iletti. İddiaya göre Rıfkı Çırtlık’a yanıt olarak, “Savunmanı yaz, istifanı ver, botu boşalt” denildi.
‘DERHAL ŞİLE’YE GİT’
Botun bir diğer kaptanı Cemil Özbey o gün izinliydi. Telefonda arayan bir kişi, “Derhal Şile’ye git, Rıfkı Kaptan’dan botu teslim al ve kurtarma operasyonuna katıl” talimatı verdi. Eşi Günay Özben’in anlattığına göre, Cemil Özben telefondaki kişiye, “Gerekçeniz nedir? Bugün ben vardiya istirahatindeyim. Beni niye gönderiyorsunuz? Orada görevli kaptan var, o çıksın” diye direndi. Telefondaki kişi ısrarla, “Hayır sen gideceksin. Ya botu alıp çıkacaksın ya da istifanı vereceksin” dedi.
‘BENİ DE BOĞACAKLAR’
Cemil Özben telefonu kapattıktan sonra eşine, “Başıma gelene bak. Dedem de denizde boğuldu. Beni de denizde boğacaklar” diye fısıldadı. Bu sırada telefon bir kez daha çaldı. Telefondaki kişi Cemil Özben’e, “Derhal denize çıkman lazım” dedi. Cemil Özben de beraberinde tecrübeli bir ekiple çıkmak istediğini söyledi. Bunun üzerine Ahmet Kasarcı ve Seçkin Özdemir, Harem’den Şile’ye gönderildi. Cemil Özben evden çıkarken eşine, “Şile’ye gideceğim ama ben de denize çıkmayacağım” dedi.
‘ÇIKMAZSAM KOVACAKLAR’
Cemil Özben Şile’ye vardığında ilk karşılaştığı kişi denize çıkmayan ekibin çarkçısı Ali Çiftçi oldu. Ali Çiftçi yanından selam vermeden geçen Cemil Özben’e, “Cemil Kaptan selamsız sabahsız geçtin, hayırdır?” diye sordu. Cemil Özben de Ali Çiftçi’ye, “Ali, ne dediler bana biliyor musun? Eğer kurtarmaya çıkmazsam, iş aktimizi feshedeceklermiş” dedi. Cemil Özben daha sonra denize açılmak istemeyen Rıfkı Çırtlık’la bir araya geldi. Denize birlikte açılmayı teklif etti. Rıfkı Çırtlık’ın verdiği yanıt çarpıcıydı, “Gitme. Ölüme gidiyorsun.”
Kaptan Cemil Özben, Çarkçıbaşı Mehmet Genç, Yağcı Turgay Sarıboğa ve Ahmet Kasarcı tekneyle denize açıldı. Ancak limanın çıkışında ağır bir dalga yiyen su jetleri durdu.
‘MAKİNE KAPUT’
Tekne sürüklenmeye başladı. Tekneden tek kurtulan Ahmet Kasarcı o anı şöyle anlattı: “Makine off olunca, Cemil Kaptan dev dalgaların kayalara çarptığı tekne parçalanmadan hemen önce telefonla bir yetkiliyi aradı. Telefonla konuştuğu kişiye, ‘Makine kaput. ‘İş akdinizi feshedeceğim’ demiştiniz. Şimdi biz ölüyoruz, ne biliyorsanız yapın!’” dedi. Rıfkı Çırtlık’ın anlattığına göre de, kazada hayatını kaybeden Mehmet Genç kendisini arayıp, “Biz karaya gidiyoruz, bizi kurtarın” diye yardım istedi.
Kara ekibi olsa kurtulurlardı
KIYI Emniyeti Genel Müdürlüğü’nde çalıştığı için ismini vermek istemeyen bir kaptan, 4 kişinin ölümüyle sonuçlanan bot faciasının nedenlerini şöyle anlattı: “Helikopter deniz üzerinde boş boş geziyordu. Helikopterden halat atılsa hepsi kurtulmuştu. Cemil Kaptan tekne kayalara çarptıktan sonra denize indi. İki kez de liman taşlarına çıkmaya başardı. Bu esnada karada tahlisiye personeli yoktu. Çünkü Genel Müdürlük sayılarını düşürmüştü. Eğer 72 saat vücudu soğutmayan, özel kıyafetli, özel donanımlı kara tahlisiyesi hazır bekletilseydi o teknedeki herkes kurtulabilirdi. Arkadaşlarımız göz göre göre gittiler.”
Hangi vicdanla yaşayacaklar
KAPTAN Cemil Özben’in ağabeyi, Beykoz Belediyesi’nin AK Partili eski Meclis Üyesi Hasan Özben “Bu kazanın aydınlanması için mutlaka Salih Orakçı görevden alınmalı. Orakçı ve ekibi katildir. Bu kadar insanın ölümünden sorumludur. Hangi vicdanla yaşayacak. Ömür boyu ona katil gözüyle bakacağım. Benim gözümde çocukları bilerek ölüme gönderdi” dedi.
Kaynak: Fatma AKSU - Hürriyet Gazetesi