Yorumlar
"Kanal İstanbul ile ilgili korkutan iddia!" haberine ait tüm yorumlar
ÇOK OKUNANLAR
“Gemi içinde gemi” konsepti ile MSC Splendida
Dünyada tek! Denizaltı yüzer havuzu intikal seyrine başladı
MSC'den 55 milyon euroluk turizm geliri müjdesi
5. Bosphorus Ship Brokers Dinner, İstanbul’da yapıldı
12345678
Tüm Hakları Saklıdır © 2004 Deniz Haber | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz.
Tel : 0544 880 87 87 | Haber Scripti: CM Bilişim
Tel : 0544 880 87 87 | Haber Scripti: CM Bilişim
Bu profesör de kimmiş,saçmalamış, çocukluğum Karadeniz kıyısnda geçti,Babam balıkçıydı,biz Karadenizi de,Marmarayı da ondan öğrenecek değiliz, elbet kanal yapmayı da en iyi biz biliriz demeden, oluru olmazı oturulup konuşulsun. Dezavantajları ,zararları giderilebiliyor, avantajları (etrafına bina yapıp satmak dışında ) varsa da projesi çizlir, yapılır. Dünyada bir çok farklı şekilde kanallar açıldı ve çalışıyor. Hazarı -Karadenize bağlayanı, Akdenizi Kızıl Denizi bağlayanı,Atlas Okyanusunu -Pasifike bağlayanlar hepsi birbirinden farklı.
Yazısında ki her şey zaten Deniz haber okurlarının daha önceden bildiği şeyler, gördüğü fotograflar. Hatta biraz daha DenizHaberi biraz daha araştırırsa faydasını görür:)
Okyanus bilimcimiz 'havuz problemi ' demiş. Öyleyse boşa sallayacağına bir bilim adamı gibi modellemesini yapsana ! Deneyi gerçekleştirip kanıtlasana ! Çok zor değil, sonuçda dünyayı kurtaracaksın okyanus bilimcim..
Bu konu ile ilgili söylediklerini vatan hainliğine bağlayanlar, gerçeği bilip susanlara ne diyecekler acaba ?
Ama bu, dengelerin korunduğu bir dünyada işliyor. Dengeler bozulunca ne yeşillik bu görevini yapabiliyor ne de sular. Ve anarşi, kaos, felaket başlıyor.
Sebep, insan. Sadece ve sadece insan. Kur’an, sadece insanın işlediği bu kozmik cinayeti âdeta kozmik bir savcı gibi bakın nasıl tanıtıyor:
“İnsanların ellerinin kazanmış oldukları yüzünden denizde ve karada bozgun çıktı. Allah onlara, yaptıklarının bir kısmını tattırıyor ki, geri dönebilsinler.” (Rum, 41)
Türkiye'de siyasetin en ağır günahı, doğa tahribinin ve bu tahribin besleyici unsurları olan düzensiz kentleşme, orman talanı, denizlerin kirletilmesi, su kaynaklarının israfı gibi büyük felaketlerin teşvikçisi, hatta öncüsü olmasıdır. Çok partili hayatın başladığı günden beri siyaset bu yıkıcı öncülüğü ile Türkiye'deki doğal kaynakları, doğa imkân ve güzelliklerini, ormanı, suyu mahvetmiştir.
Sonuç itibariyle; İnsan merkezli her düşüncenin, insanlığın bugünkü en ölümcül problemi olarak, doğanın tahribini görmesi ve bu tahribi yaratan azgınlık ve doymazlıkla mücadeleyi bir insanlık ve iman ödevi sayması lazımdır. Tüm okyanus bilimcilerce bu proje enine boyuna halka açık bir platformda değerlendirilmeli ve hakikaten dengeleri bozucu etkisi olacaksa geç kalınmadan projeden vazgeçilmelidir. Akıl bilimsellik bunu gerektirir.