Sinop Su Ürünleri Fakültesi Avlama Teknolojisi Ana Bilim Dalı öğretim üyesi Yrd. Doç. Dr. Yakup Erdem, "Türkiye pek çok sulak alana sahip olmasına rağmen bunlar balıkçılık açısından yeterince değerlendirilmiyor" dedi.
Yrd. Doç. Dr. Yakup Erdem, Türkiye'nin sahip olduğu göl, lagün, bataklık, sazlık, baraj ve gölet benzeri durgun sular ve pek çok akarsudan oluşan sulak alanların kötü yönetim nedeniyle kaybedildiğini, varlığını devam ettirenlerin de iyi değerlendirilemediğini söyledi. İçsulardan avcılık yoluyla elde edilen üretimin her yıl azalıp kalitesiz hale geldiğini öne süren Yrd. Doç. Dr. Erdem, "Türkiye İstatistik Kurumu verilerine göre, sadece bir yıl içinde yılan balığında yüzde 85, sudak, kadife ve tatlısu ıstakozunda yüzde 40- 50, alabalık, sazan ve yayın balıklarında yüzde 20- 30 seviyesinde bir azalma olmasına rağmen istilacı türler olan kaya balığı, gümüş ve havuz balığı gibi değersiz türlerin avcılığında artış gözlenmektedir" diye konuştu.
Yrd. Doç. Dr. Yakup Erdem; toprak kazanma, suların tarım alanlarına taşınması ve kirlilik gibi nedenlerle sulak alanlar ve çevresindeki ekosistemlerin zarar gördüğünü söyledi. Yrd. Doç. Dr. Erdem, "Göl, gölet ve barajlar istilacı türlerin tehdidi altına girdi. Geç olmadan ekosistem dostu yaklaşımlarla sulak alanlar korunmalı ve doğru yönetilmelidir" dedi.
Son 20 yılda çok sayıda baraj gölü inşa edilmesine rağmen, barajların balık avcılığı açısından iyi değerlendirilemediğini belirten Yrd. Doç. Dr. Yakup Erdem, içsuların kayıtsız avcılar tarafından her türlü yasak yöntemle sömürüldüğünü ve iç sularda yasa dışı avlanan balık miktarının yasal balıkçılarca avlanan miktarın iki katına yakın olduğunu diye getirdi. Yrd. Doç. Dr. Erdem, "Türkiye sahip olduğu 14 bin kilometrekarelik su yüzey alanından iyi bir yönetimle 1 milyon tona kadar su ürünü üretilebilir. Bunun için baraj ve göllerin su rejimlerinin balıkçılık dikkate alınarak düzenlenmesi, doğru türlerle balıklandırma çalışmalarına önem verilmesi ve istilacı türlerle mücadele edilmesi gerekir" diye konuştu.
