19 Nisan 2024
  • İstanbul16°C
  • Ankara22°C
  • İzmir23°C
  • Antalya22°C
  • Muğla18°C
  • Çanakkale18°C

TÜRKİYE’DE SADECE TEKNE İLE GİDEBİLECEĞİNİZ KOYLAR

Ülkemizin her köşesi ayrı bir güzelliğe ayrı bir doğaya sahip. Üç tarafının denizlerle çevrili olmasının avantajını yaşayan kıyılarımız da adeta cennetten bir köşe. Özellikle de mavi ve yeşilin kucaklaştığı noktalarda yer alan öyle güzel koylarımız var ki, her biri görülmeye değer.

Türkiye’de sadece tekne ile gidebileceğiniz koylar

24 Temmuz 2020 Cuma 15:01

Ülkemizin her köşesi ayrı bir güzelliğe ayrı bir doğaya sahip. Üç tarafının denizlerle çevrili olmasının avantajını yaşayan kıyılarımız da adeta cennetten bir köşe. Özellikle de mavi ve yeşilin kucaklaştığı noktalarda yer alan öyle güzel koylarımız var ki, her biri görülmeye değer. 

#ÖnceTürkiyeyiKeşfet mottosuyla ülkemizin dört bir yanını büyük bir keyifle bizlere tanıtan Neredekal.com editörleri de karadan ulaşımı olmayan, sadece teknelerle gidilebilen koyları ve plajları sizler için bu listede derledi.

1 – Büyük Çatı Koyu – Küçük Çatı Koyu / Muğla

Muğla’da denizle doğanın kucaklaştığı yerlerden olan ve Gökova Körfezi’ne kıyısı bulunan Bördübed Limanı’nın içinde bir S çiziyor adeta Küçük Çatı ve Büyük Çatı koyları. Aslında muhteşem birer doğal liman olarak karşımıza çıkan bu iki koyun da kara yolu ile bağlantısının olmaması koyların korunmuş olmasının yanı sıra doğasının da insan eliyle bozulmamasında önemli bir rol oynamış. Hem büyük hem de küçük Çatı, aynı anda en fazla 2 tekne tekneye ev sahipliği yapabiliyor. Koyların kara ile birleştiği noktada çam ormanları ve günlük ağaçları dikkat çekiyor. Bu yüzden yerel halk zaman zaman burası için Günlük Koyu ibaresini de kullanıyor.

buyukcatikoyu_1.jpg

2 – İngiliz Koyu / Gökova Körfezi

Bizler burayı ünlü denizci Sadun Boro’dan tanıyoruz. Burası onun en sevdiği yerlerin başında geliyor. Bodrum ve Datça yarımadalarının ortasında kalan Gökova Körfezi'nde konumlanıyor. Çam ormanlarının görenleri kendine hayran bırakan turkuaz renge sahip denizle birleştiği noktadaki bu cennet koya İngiliz Limanı denilmesinin bir de hikayesi var. Hikayeye göre; 1.Dünya Savaşı’nın devam ettiği yıllarda, İngiliz donanmasına ait bir gemi, Rus veya Alman donanmalarına ait savaş gemilerinden kaçarken bu koyu buluyor ve bir süre bu koyda saklanarak düşman gemilerinden kaçmayı başarıyor. Yaşanan bu hadiseden sonra koyun adı İngiliz Koyu olarak kalıyor.

okluk_koyu.jpg

3 – Okluk Koyu / Akyaka - Gökova

İngiliz Limanı’nın tam karşında konumlanıyor Okluk Koyu. Cumhurbaşkanlığı yazlık sarayının yer aldığı bu koy, ülkemizin en güzel ilk 10 koyu içinde yer alıyor. Hatta Gökova Körfez’nin, Değirmen Bükü içinde yer alıyor. Geçtiğimiz yıllara kadar cumhurbaşkanlığı yazlık konutunun burada yer almasından dolayı koya teknelerin giriş çıkışlarına izin verilmiyordu. Koyda uygulanan bu yasağın kaldırılmasıyla birlikte artık özel tekneler hem koya girebiliyor hem de köşkün iskelesi hariç istediği yere demir atabiliyor. Tekneleriyle mavi tura çıkanların uğrak noktalarından biri olan Okluk Koyu, yine Sadun Boro’nun en sevdiği koylardan biri. Koyun girişinde bulunan Okluk Burnu’nun uzantısındaki kayaların üstünde heykeltıraş Tankut Öktem’in bir eseri olan denizkızı heykeli bulunuyor. Bu denizkızı heykeli 1995 yılından günümüze koya bekçilik yapmaya devam ediyor.

ingiliz_koyu_2.jpg

4 - Yağlıca Koyu / Antalya

Sıçak Yarımadası’nın güney batısında yer alan Yağlıca Koyu, etrafını saran yüksek kayalık tepelerin arasında, adeta fiyort bir yapı oluşturmuş gibi duruyor tam karşınızda. Akar Boğazı’na yaklaşık 800 metre uzaklıktaki koy, karanın içeriye doğru daralmasıyla son buluyor. Deniz dibi kumluk olan koyun derinliği yaklaşık 25 metre. Koya biraz yukarıdan bakınca kara ile birleştiği kayalığın denizin dibine doğru nasıl indiğini görebilirsiniz. Denizin turkuaz rengi ise koya girdiğiniz anda hemen göze çarpıyor.

yaglica_koyu_4.jpg

5 – Suluada / Antalya

Ülkemizde beyaz kumları ve turkuaz su rengi ile Salda Gölü’nden sonra en çok ilgi çeken yerlerden biri Suluada. Antalya’nın Maldivleri olarak söylene gelen Suluada’ya ulaşım sadece; tekne turları, özel yatlar ve balıkçı tekneleriyle yapılıyor. Suluada’da gelenlerin vakit geçirip denize girebileceği iki tane plaj alanı var. Adada herhangi bir yerleşim olmadığı için altyapı, elektrik ve su gibi ihtiyaçlarınızı karşılayabileceğiniz yapı da bulunmuyor. Öyle ki, kamp yapmak için bile özel izin almanız gerekiyor. Bu yüzden ülkemizde bakirliğini koruyabilmeyi başarmış nadir yerlerden biri.

suluada_4.jpg

6 – Armutlusu / Datça

Birçoğuna kara yoluyla gidilemeyen, eşsiz güzellikteki koylar ve plajlar bakımından nasibini fazlasıyla alan Datça, bu konuda adeta bir cennet. Karadan ulaşımı olmayan ve denizden teknelerle gidilebilen Datça’daki bir diğer koy ise Armutlusu. Koy aynı zamanda Datça Yarımadası’nın en ünlü dalış noktalarından da biri olarak ün yapmış halde. Bölgede dalış yapan balıkadamlar buranın dip yapısını, deniz canlılarının renklerini ve denizin görüntüsünü öve öve bitiremiyorlar.

7 - Kalem Adası / İzmir

Ege’nin gözbebeği İzmir Dikili’ye bağlı Kalem Adası, karayla bağlantısı olmayan izole adalardan biri. Adada sadece bir tane tesis ve bu tesis de sakin, huzur dolu, sadece deniz ve güneş tatili arayanlara kapılarını açıyor. Tıpkı Suluada gibi Maldivleri andıran plajları ile Kalem Adası; Zindancık Koyu’na, Killik Koyu’na Pizza Koyu’na ve Hanımın Koyu’na da ev sahipliği yapıyor. Tekne ile adaya geldiğinizde bu koyları mutlaka keşfetmenizi tavsiye ederiz. Bu koylar arasında bizim için Killik Koyu biraz daha fazla ilgiyi hak ediyor desek doğru söylemiş oluruz. Çünkü bu koyda kıyıya doğru yoğunlaşan doğal olarak oluşmuş beyaz renge sahip killi bir su var ve dünya çapında bir üne sahip bu killi su. Mineral bakımından oldukça zengin olan bu beyaz killi suyun insan vücuduna ve cilde de oldukça faydalı olduğu uzmanlar tarafından söyleniyor.

mavitur_bbb.jpg

DENİZ HABER AJANSI