• BIST 9794.74
  • Altın 2427.694
  • Dolar 32.5699
  • Euro 35.0032
  • İstanbul 23 °C
  • Ankara 28 °C
  • İzmir 24 °C
  • Antalya 27 °C
  • Muğla 22 °C
  • Çanakkale 21 °C

'Eylül'de Boğaziçi

'Eylül'de Boğaziçi
SELİM İLERİ
25-10-2005 11:12Eylül'ün aşka hasret kahramanı, Necib, dayanamaz; Suad'ın eldivenini çalar. Sonra hastalanacak, kayıp eldivenini Suad onda bulacaktır... Karanlık bir gecede görülen rüya, Suad'a, kendisinin de Necib'e karşı duygusuz olmadığını öğretir. 1890'ların sonundaki İstanbul'da, dönemi için o kadar cesur aşk içten içe varlığını hissettirmiştir. Hasta iyileşip üç arkadaşın yeniden bir araya gelişlerinde sonbahar olanca saltanatını kurmuştur. Yağmurlar başlar. Gökyüzü duman rengidir. Damlalar, ''bir ağaçtan meyve düşer gibi patırdayarak nazla düştükçe, yolların biriken toprakları delik deşik olarak hafif bir toz'' kalkmaktadır. Yağmurda daima denizin ve toprağın kokusu. Bazı günler yazdan izlenimler taşır yine de. Boğaziçi rüzgârsız, durgun, sessizdir. ''Deniz bir kısmı bulutlarla solmuş, ilerisi güneşle yanmış'' , serilmektedir. Karşı kıyının, Anadolu yakasının çizgileri, renkleri duru bir ışıkta artık çok keskindir. Hele yağmurlardan sonra. Sandal gezilerinde ruhun ıssızlığı, çoraklığı pekişir. Görüntüler de ıssız ve çoraktır. Rüzgâr ve yağmur bulutları denizde siyahlanan ürpertiler bırakır. Bazan bir kış manzarası bile şöylece belirir, neyse ki kaybolur. Eylül'de Boğaziçi yalnız bırakılmış insanın ruh dünyasını dört bir yanından çevreleyen eşsiz bir dekordur. Pek az eser, istibdatın düşünce ve duyguda köreltici etkisini, istibdattan söz açmaksızın, belki de istibdatı hiç düşünmemişken bu kadar ustaca anlatabilir... Ülküsüz, cansız, birbirinden kopuk, amaçsız, ruh gurbetindeki o insanlar rüzgârda, yağmurda, siyah ürpertili denizde git git silinmeye tutsak düşerler. Tıpkı gezinti arabalarının seyrekleşmesi, Büyükdere'deki otelde kibar kalabalığın azalması, sularda mesirelerde eğlenenlerin yok olması gibi. Suad-Süreyya-Necib üçgeninin hayatları da sonbaharla birlikte sönükleşir. Suad eylül ayına minnet besler: ''Eylül!.. Öyle bir ay ki, geçen her güzel günü için ona minnettar olmak lazımdır. Eylül esef ve hasret ayıdır; içine birkaç günlük kış hücumundan acı düştüğü için, insan o güzel havaların, devamlı yazın artık geçtiğini anlayıp esef eder ve hasret çeker...'' Boğaziçi'nde renkler solar, çiçeklerin kokusu silinir, yapraklar hızla sararır. Yaprakların çoğu dökülüşüp çamurda çürür. Özgürlüğünü, bireyliğini yaşayamayan insan burada sadece yılgılara kapılır. Adı konulmamış istibdat... Her türlü ''baskı'' amansız bir zafer kazanır. ''Evet, her şey çürüyor, her şey... İnsanlar çürümeyecekler mi? Eylülde, sanki bahara hasret çeken melul bir tazelik, sanki üzerine çöken kışın, kendini mahvetmek isteyen sonbahara rağmen devam etmek, yine bahar olmak mücadelesi vardır; fakat bunun muhtaç olduğu şeylerden mahrumdur ve kendisinde de dayanmak takati kalmamıştır; tabiat da bunu anlamış gibi acı bir düşünceyle, üstüne çöken ıssızlığın, matemin altında ezilerek durur. Ne kadar uğraşırsa uğraşsın, ne kadar dayanabilirse dayansın, kışın galip geleceği, artık her şeyin, hür ümidin bittiğini, buna tahammül lazım geldiğini anlamaktan doğan bir takatsizlikle ağlar... Ne renk, ne güzel koku... İşte yapraklar ölüyor... Rüzgâr insafsız, yağmur inatçı; her şey çürüyor, oh!... Her şey çürüyor!..'' Artık kırlangıçlar da gider. Aşkın yaşanmadan yıkılacağını hissederiz. Boğaziçi de kendi yıkılışına hazırlanmaktadır. Mehmet Rauf , eylülü Boğaziçi'nde bir yas şarkısına dönüştürür. Yüz beş yıl önce yayımlanmış bu roman, hiç şüphesiz, yarın da edebiyatımızın en duyarlı, en ince eserleri arasında varlığını koruyacak. Öneriler: Kitap / Bir Yaz Yağmuruydu, Mario Levi, Doğan Kitap, 2005. (25 Ekim 2005 Tarihli Cumhuriyet Gazetesi'nden Alıntıdır.)
Diğer Haberler
ÇOK OKUNANLAR
Tüm Hakları Saklıdır © 2004 Deniz Haber | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz.
Tel : 0544 880 87 87 | Haber Scripti: CM Bilişim