• BIST 9524.59
  • Altın 2489.438
  • Dolar 32.5583
  • Euro 34.6329
  • İstanbul 13 °C
  • Ankara 14 °C
  • İzmir 16 °C
  • Antalya 17 °C
  • Muğla 10 °C
  • Çanakkale 14 °C

AB’de Son Dakika Oyunları

AB’de Son Dakika Oyunları
Sema SEZER
07-08-2006 21:573 Ekim 2005’ten itibaren tarama süreci içinde olan Türkiye, 12 Haziran 2006’da Avrupa Birliği (AB) ile fiilî müzakerelere başladı. Ancak, müzakerelerin, diğer ülkelerin üyelik serüveninden ayrı ve ayrımcı bir muameleye maruz kalan Türkiye açısından tam bir “psikolojik işkence sürecine” dönüşeceğini söylemek yanlış olmayacak. Dayatılan kabul edilemez koşulların, kamuoyu tepkilerini önlenemez hale getirdiği noktada ise sürecin kesintiye uğrayacağı kesin gibi. Zira bu süreçte, 17 Aralık 2004 Zirvesi’nden itibaren AB belgelerine geçirilerek müktesebat haline getirilen başta Kıbrıs olmak üzere koşullar ve 35 başlığın açılıp kapanması sırasındaki “oy birliği” ilkesi gibi patlamaya hazır bir çok mayın mevcut. Diğer koşulları göz ardı ederek, konuya Kıbrıs açısından yaklaşıldığı takdirde dahi, sürecin 1 Mayıs 2004’te AB üyesi olan Güney Kıbrıs Rum Yönetimi’nin (GKRY) ipoteği altında olduğu açıkça görülüyor. Kısaca hatırlatmak gerekirse, Kıbrıs konusunda Türkiye’den şunlar isteniyor: 1-“Kıbrıs Cumhuriyeti” ile ilişkilerin normalleştirilmesi, yani GKRY’nin “Kıbrıs Cumhuriyeti”nin temsilcisi olarak tanınması, 2-Türkiye’nin 29 Temmuz 2005’te imzaladığı Ankara Anlaşması Ek Protokolü’nü beraberinde yayınladığı (GKRY’nin tanınması anlamına gelmediğini içeren) deklarasyon olmaksızın TBMM’de onaylayarak, yürürlüğe koyması, 3- Liman ve havaalanlarını  Rum gemi ve uçaklarına açması,4- GKRY’nin uluslarararası örgütlere katılımına engel olmaması. AB’nin 21 Eylül 2005 tarihli karşı deklarasyonu ile de tüm sürecin işleyişini etkileyeceği belirtilen bu koşulların 2006 sonuna kadar yerine getirilip getirilmediğinin izleneceği bildiriliyor.AB üyesi her ülkenin, 35 başlığın her açılıp kapanmasında (35x2=70) ve biri de nihai aşamada Katılım Anlaşması için olmak üzere 71 kez veto hakkı bulunuyor. Diğer bir deyişle Türkiye için 25 üye x 71 kez = 1775 veto hakkı mevcut. GKRY, 730 binlik nüfusu ile 455 milyonluk AB’nin Malta ve Lüksemburg’dan sonra nüfus açısından 3. küçük üyesi. Ancak, nüfusu AB’nin yalnızca yüzde 1.6’sını oluşturuyor iken, oy birliği ilkesi nedeniyle müzakere başlıklarının açılıp kapanmasında diğer 24 üye ile eşit oya sahip. Veto hakkına sahip olmaları, GKRY ve Yunanistan da dahil AB ülkelerinin bu yola başvuracakları anlamına gelmiyor. Zira, hassas ve sorunlu bir coğrafyada bulunan Türkiye’nin müzakere sürecinden dışlanması halinde beklentilerinin yerine getirilmesi imkânını kaybedeceklerinin ve Türkiye’yi farklı işbirlikleri geliştirmeye yönelteceklerinin bilincindeler. Nitekim, Türkiye’nin üyeliğine çeşitli gerekçelerle karşı çıkan ülkelerin, veto tehditleri konusunda bu aşamada GKRY’nin ön planda olmasında fayda gördükleri bir gerçek. Bu yolla, GKRY’yi uluslararası hukuka aykırı olarak Birliğe dahil etmelerinin yol açtığı ve açacağı sorunlardan da kurtulmak istiyorlar. “Kıbrıs Cumhuriyeti Hükümeti’nin etkili kontrolünün bulunmadığı bölge” olarak tanımladıkları KKTC’de müktesebatlarını uygulayamamaları, bu sorunların başında geliyor. 3 Ekim 2005 öncesinde Türkiye’nin üyeliği için en fazla sorun çıkaran ülkelerden olan Avusturya’nın 12 Haziran’da “arabulucu” rollerinde sahneye çıkması örneğinde olduğu gibi AB içinde tam bir tiyatro oyunu sergileniyor. Yunanistan ise, önceliği Kıbrıs konusuna verdiği için Ege sorunları konusunda altyapı hazırlamakla birlikte şimdilik sessiz bir tutum izlemeyi ve “adım adım taviz sağlamayı” tercih ediyor. Andreas Papandreu liderliğindeki PASOK iktidarları döneminde Türkiye ile ilişkilerde izlenen “kontrollü gerginlik” politikası, bu kez AB içinde Türkiye’nin üyeliği konusunda “kontrollü müzakere süreci” olarak karşımıza çıkıyor: Karşılanamayacak talepler öne süren GKRY vasıtasıyla ipler gerilip, son anda kopmasına engel olunduğu ve GKRY’ye geri adım attırıldığı görüntüsü yaratılarak, halk diliyle “ölümü gösterip sıtmaya razı etmek” isteniyor. Nitekim, 12 Haziran’daki Ortaklık Konseyi toplantısı öncesinde “Bilim ve Araştırma” başlığının açılıp kapatılması sırasında benzer görüntüler yaşandı. GKRY, Müzakere Pozisyon Belgesi’ne tanınma, limanların açılması gibi taleplerini  veto tehdidini kullanarak dahil ettirmek istedi. Rumların böyle bir politikayı Yunanistan’a danışmadan uygulamaları her ne kadar imkânsız görülse de, Yunan Dışişleri Bakanı Dora Bakoyanni GKRY’nin bu tutumundan önceden haberi olmadığını açıkladı. Sonuçta, “GKRY üzerinde baskı kurularak” belgede bu taleplere yer verilmedi ama aynı anlama gelecek şekilde AB’nin 21 Eylül 2005 tarihli karşı deklarasyonuna atıfta bulunuldu. Üstelik, “gerekmesi halinde Bilim ve Araştırma başlığına tekrar dönüleceği” ifadesi kullanılarak, bu başlıkla ilgili sonucun garanti olmadığı mesajı da verildi. “En kolay” başlıklardan biri olarak nitelenen ve Kıbrıs sorunu ile hiçbir ilgisi bulunmayan “Bilim ve Araştırma” başlığı ile ilgili bu gelişmeler, “gümrük birliği, malların serbest dolaşımı ve ulaşım” gibi Rumların taleplerinin yoğunlaştığı başlıklarda yaşanabilecek potansiyel krizlere emare oluşturuyor. 17 Aralık 2004 ve 3 Ekim 2005’te olduğu gibi 12 Haziran 2006’da nihai metin üzerinde uzlaşının son dakikaya bırakılması ve gelecek sonuca göre Türk Dışişleri Bakanı’nın uçağının havaalanında bekletilmesi, Türkiye’nin sabrının sınırlarını zorluyor. GKRY ise, 21 Mayıs 2006’da yapılan Parlamento seçimlerinde Papadopulos’un politikalarına sağlanan kamuoyu desteğinin güçlenmesi ile giderek daha uzlaşmaz ve pervasız bir tutum içine giriyor. Ayrıca, yeni Rum kabinesinde son 15 yıldır Dışişleri Bakanlığını sürdüren Yorgo Yakovu’nun yerine daha katı bir isim olan Yorgos Lillikas’a yer verilmesi, önümüzdeki ayların gergin geçeceğine işaret ediyor. Şubat 2006’da göreve başlayan yeni Yunan Dışişleri Bakanı Bakoyanni ile Lillikas’ın işbirliği neticesinde, AB hukuku öne sürülerek Türkiye’nin zor durumda bırakılmasına yönelik önemli gelişmeler yaşanması sürpriz olmayacak.ssezer@asam.org.trKaynak: www.asam.org.trDenizHaber.Com
Diğer Haberler
ÇOK OKUNANLAR
Tüm Hakları Saklıdır © 2004 Deniz Haber | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz.
Tel : 0544 880 87 87 | Haber Scripti: CM Bilişim